Cumhuriyet Gazetesinde Satranç
Cumhuriyet gazetesinde satranç köşesi 50 yıldır var desem abartmamış olurum.
Önce rahmetli IM Nevzat Süer ile başladı köşe… Sonra Kahraman Olgaç yazdı. Başka yazarlar da oldu. Uzun yıllardır da GM Suat Atalık yazıyor.
Suat Atalık’ın unvanına ve kalıbına baktığınızda köşedeki yazılarının değerli olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak GM Atalık, kalıbına hiç yakışmayacak yazılarla ve ifadelerle köşeyi işgal etmekten bir şey yapmıyor. Satranç yazmıyor, aile köşesi o onun. Yakında oğlunun satranca başlangıç maçlarını da yazar emin olun.
Yıllarca Türkiye Satranç Federasyonun aldığı madalyaları yazmayan, çekemediği için gençlerin başarılarını göz ardı eden, sürekli iftiralarla yetenekli gençlerimizi karalayan bir köşe oldu Suat Atalık’ın köşesi.
Satrançla ne ilgisi var? Analiz veriyor arada..
Artık günümüzde herkesin rahatlıkla kullanabileceği Chessbase yazılımındaki mükemmel analiz özelliklerini açarsanız, bunu da siz yapabilirsiniz. Suat Atalık köşede kaşeli yazıyor, yani basın kartı yok, zaten basın kartı taşımak için bir yazarda olması gereken gazetecilik ilkelerine ve etik değerlerine sahip değil. Yazdığı yazı başına bir ücret alıyor. Onları da chessbase kopyala yapıştır ie yazdığı açık.
Atalık bir zamanlar tek büyük usta olduğunda, benden başkası büyük usta olamaz diyordu. Türkiye büyük bir bölümü benim dönemimde yapılan yatırımlarla 10’dan fazla büyük ustaya sahip bugün. Atalık bu büyük ustaların çoğundan tahtada dayak yedi. Satrancı eskisi gibi değil zaten, oyun gücüne ilişkin eleştiri getirmek istemiyorum.
Herkes bir gün yaşlanacak, o nedenle birisinin oyun gücünü yaşıyla kaybetmesi doğal, büyük ustalık ömür boyu verilen çok büyük bir unvan. O nedenle oyun gücünü aşağılamak doğru değil, ben de yapmayacağım. Bir zamanlar iyi oynadığı kesin. Ama o bir zamanlardı. Şimdi algılaması bile yetersiz, görmüyor da, anlamıyor da…
Atalık köşesinde sürekli gençlere saldırıyor. Bana saldırıyor, arada göstermelik de olsa TSF’ye de saldırıyor. Kin ve nefret kusuyor, Suat Atalık herkese iftiralar atıyor köşesinden. Analiz ettiği yazıların %70’i eşi ve dostları için. “Eşi ve dostu” kalıbını burada kullanırken gerçekten karısını ve kankalarını kastediyorum.
Köşe ülkemizin en saygın gazetesinde yayınlanıyor ama Atalık’ın ve Atalıkların ailevi çıkarları için kullanılıyor.
Satranç kıymeti sıfır! Ben yine de Cumhuriyet okuduğumdan, üstünde satranç yazdığından, her hafta inceliyorum.
Yani okuyorum, alışkanlık 11 yaşından beri okuyorum bu gazeteyi… CUMOK Olmaktan da gurur duyuyorum.
Atalık daha önce ülkemizin genç büyük ustalarından Batuhan Daştan’ın bir turnuvada aldığı derece sonunda büyük usta unvanına ulaştığını, bu turnuvada aldığı normun hileli olduğunu belirten bir yazı yayınlamıştı. TSF’deki satrançla ilgisi olmayan ve başkanlık koltuğunu abesle iştigal eden Gülkız Tulay ve yönetiminden, servet ödenen danışmanlarından, işe yaramaz ekibinden ses çıkmamıştı. Batuhan’a yapılan bu çirkin iftira, utanmaz ve aşağılık saldırının aslı astarı yoktu. Çünkü o turnuvada norm almasına Batuhan’ihtiyacı bile yoktu. Zaten normlarını tamamlamıştı.
Önce buna karşı yazdığım yazıyı okumanızı öneriyorum. “Suat’ın Şiraze Koptu”
Demediğimi bırakmadım bu yazıda, ama kızaracak yüz mü var? Utanıp “özür dilerim ben yanlış bakmışım” diyecek etik değere sahip birisi yok ki.
Ardından önüne geleni anlaşmalı beraberlikle suçlayıp iftira atan ve bundan dolayı yüzü zerre kadar kızarmayan Suat Atalık’ın nasıl büyük usta olduğunu şu yazımda belgeleriyle herkesin gözü önüne sermiştim:
Suat Atalık büyük usta olması için gerekli son normu, kankalarıyla el ele kol kola oynadığı turnuvada son iki turda iki kısa beraberlik yaparak aldığını yazmıştım.
Suat Atalık bunun üzerine köşesinde daha da saçmaladı. “Benim o iki beraberliğe ihtiyacım yoktu” dedi. Yıllardır çevresinde kendisini mutlu etmek için edindiği ve satrancın üzerine yapışan grubun övgülerini almaya çalışırken uyguladığı “bakın bana itiraz edenin kafasını koparırım, yanıma sokulamaz, rayihamdan yararlanamaz” tavrının bize de sökeceğini zannediyor.
Buna da yanıt verdim: Matematiksel olarak gerçekleri çarpıttığını, büyük ustalık için gereken son normunu aldığı turnuvada son iki turda sıfır puan alsa büyük usta olamayacağını da kanıtladım.
Bugüne Dönelim…
Suat Atalık, bu kez IM Burak Fırat’a çamur atmaya çalışacaktı. Burak da büyük usta oldu ya! Suat çatlıyor… Nasıl olur da o kazık kadarken büyük usta olurken bu gençler ona on yıl basacak zamanlarda büyük usta olur.. Kabul etmesi mümkün değil. Köşesini kirli emelleri için kullanacak ya… Bu kez 19 Şubat 2017 tarihli köşesinde şu ifadeyi kullanıyor.
“IM Burak Fırat’ın oynadığı turnuvada hile yoktu, ama turnuvanın kategorisi o kadar düşüktü ki, Silvio Danailov açılışına gelmedi”
Sibopa bakar mısınız? Referansa bakar mısınız? Derisi kısa adamın.
Yahu Silvio Danailov’un papuçlarını cilalayan bir tek sen kaldın. Silvio Danailov kim? FIDE’den ceza almış, satranç politikalarından men edilmiş, sahtekar, hırsız, ahlaksız bir adam. Silvio Danailov denilen adam, Mustafa Kemal Atatürk’ün kalpaklı meşhur resmini fesli bir kaç kişiyle gösterip twitterda dalga geçen ve aşağılayan yalancı birisi. Silvio Danailov denilen ahlaksız adam ülkesinin Spor Bakanlığını hamuduyla dolandırmış bir gangster. Silvio Danailov denilen adam, Avrupa Satranç Birliği (ECU) Başkanlığı yaparken, üye federasyonlara yolladığı faturalarda, Birliğin adına benzer olarak şahsına ait kurduğu ECU DLL adlı şirketin hesabını verip, nitelikli dolandırıcılık yapan bir üç kağıtçı.
Suat Atalık! Bak bir atasözü var bu konuda, kusura bakma ama ağır: “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim”
Suat Atalık, aynı gazetede bu kez eşinin Dünya Kadınlar Şampiyonasında başarısız olup elendiği ilk turun kazandığı tek maçını koyup, kaybettiği maçları yazmıyor. Ardından da öyle bir yorum yapıyor ki, dürüstlük abidesi sanırsınız. Efendim, İran’da yapılan turnuvada kadınların başının kapalı olmasını kabul etmediği için, ilkesel nedenlerle eşinin yanında hoca olarak gitmemiş. Breh, breh, breh…
Ama bu konuda potinlerini öptüğü Silvio Danailov’un twitter yorumu çok ilginç: “Atatürk’e dil uzatan şeref fakiri Silvio Danailov” başlıklı yazımda da açıkladığım gibi; Silvio Danailov, İran’da oynanan dünya şampiyonasına giden tüm kadın sporculara “ucuz fah….” sıfatını kullanıyordu.
Atalık’a bakar mısınız? Eşinin gittiği şampiyonaya bu sıfatı yakıştıran ahlaksız adama gösterdiği itibara bakar mısınız?
Pes doğrusu… Ne geniş insanlar var.
Dönelim Atalık’ın 19 Şubat yazısına… Önce kendisini tanımayanlara biraz kendisinden söz edeyim. Atalık’ın dünyasına girmek istiyorsanız, çevresinde ve yörüngesinde olmak istiyorsanız, itiraz etmeden her dediğini onaylamanız gerekir. Bir bu şarta uyan insanlar vardır çevresinde, “ben Suat’ın arkadaşıyım” diye övünürler, dünyaları budur. Bir de gerçekleri yüzüne söylediği için, lanetlediği benim gibi kişiler geçmişte yakınında olmuştur. Bir zamanlar bu ülkede büyük ustalara tapanlar vardı. Bizim dönemimizde ondan fazla büyük usta çıktı bu bakış yıkıldı, ama hala tarih öncesi dönemde yaşayan küçük bir klan var.
Bakın Atalık’ın satranç bilgisine bakın…
Köşesinde bir problem yayınlıyor, 40 yıldır o dünyasında yer verdiği, Ali Akış’ın kurguladığı bir problem…
Öncelikle her yazısında saçmalayan Suat Atalık’ın köşeyi nasıl yazdığını anlamanızı istiyorum. Beyaz oynar 3 hamlede mat eder diyor, bu bir mat problemi, etüd değil, yukarıda ise Seeberger temalı bir etüd yazıyor. Oysa problem, ama üstüne üstlük 3 hamlede mat yok, kendisinin de yanıtında belirttiği gibi 4 hamlede mat var. Suat Atalık bu, namı diğer sibop hava kaçırıyor.
Benim bildiğim, her satranççının bileceği kurallar vardır problem üretiminde. Örneğin ilk hamle şah çekme olamaz. Örneğin, tahtada gereksiz taş yer almaz. Ama bilmediklerimiz daha çoktur her zaman. O nedenle bir bilene sormak en doğrusudur. Kimin, nerede yayınlamış olduğu, kime ait olduğu gibi bilgileri saklayarak ülkemizin bu konuda yetiştirdiği en büyük isim olan Umut Kaan Sayman’a sordum. Umut Kaan Sayman, kompozisyon alanında sadece ülkemizde değil dünyada en büyük isimlerden birisi bu alanda… Ben Türkiye’de bu konuda üç isim tanırım, gerisi hikaye ve ismi gibi akar gider: Türk Satrancında kompozisyon alanında üç isim tarih yazmıştır: Yunus Emre Özbey, Hasan Kılıçaslan ve şimdi her ikisinden de usta olan Umut Kaan Sayman…
Umut Kaan Sayman’dan rica ettim, Atalık’ın yayınladığı etüdü kendisine kesip gönderdim. Gelen yorum akademik ve ilginç:
1. Öncelikle bu kompozisyon çok hamleli bir kurgu-mattır (more mover problem). Etüt yazımında bir baskı hatası olduğu kesin. 2. Üç hamlede mat ilan edilmiş ancak çözüm dört hamlede mat ile sonuçlanmaktadır. Problem bu yüzden çözümsüzdür. Bunu da baskı hatası olarak nitelendirelim. 3. Anahtar hamlenin kaçış karesini kapattığını görüyoruz. Yani anahtar olması gerektiği gibi bir hamle değil, maalesef güçlü bir hamle. 4. f2 piyonu kompozisyonda yeri olmayan gereksiz bir taştır. Yani problem ekonomik değil. 5. Kurgu-matta dual dediğimiz birden çok çözüm var. Problemin çözümü net olmalıdır, yani 2+2 = 4’de tek çözüm olduğu gibi problemde de çözüm tek olmalıdır. 6. Problemdeki tehdit kısadır. İlk iki maddeyi baskı hatası olarak görmezden gelsek bile bu kompozisyon belirttiğim diğer maddeler nedeniyle dünyada herhangi bir kompozisyon yayınında “bu çalışmanın kompozisyon olmadığı” kanaatine varılarak yayınlanmazdı, yayınlanamazdı.
İşte budur…
Suat Atalık, sana kimse “sen büyük usta olamazsın oğlum” dememişti zaten.. Artık doğru dürüst yazı yazacaksan yaz, zaman ayır köşeye biraz, yazdığını oku.
Cumhuriyet gazetesi de artık şu adamı şutlasın, satranç okumayı özledik gazetede… Mükemmel gençler ve büyük ustalar var o köşeyi hakkıyla yazacak. Sibop gibi saçmalayan birisi artık çirkin duruyor o köşede.