Süper Ligde Kaç Yabancı?

Share Button

alien-1TSF Yönetimi, Türkiye İş Bankası Süper Satranç Ligine ilişkin transfer dönemini ilan etti. Bir çok kulüp transferlerini yapmaya başladı. Bu arada kulağımıza duyumlar gelmeye başladı. Süper ligde oynayacak yabancı sporcu sayısının üçe çıkarılacağını bu konuda karar alındığını ve yönetime yakın kulüplerin haberi olduğunu öğrendik.

Hiç şaşırmadım doğrusu. 2014 Süper Liginden sonra genç kadın masasını iptal eden ve Başkanı kadın olan federasyonun, yakın bir sürede süper ligde yabancı sporcu sayısını da artıracağını tahmin ediyorum. Bunun nedeni popülist olmaları.

Çünkü ülkemizde var olan güçlü sporcularımız, yabancı sporcu sayısı kısıtlı olduğu için daha kıymetli. Sonuca etki edecek puan aldıkları için doğal olarak yüksek bedellerle transfer ediliyor ve takımlarda istihdam ediliyorlar.

Yani yabancı sporcu sayısı ile ülkemiz büyük ustalarının, uluslararası ustalarının aldıkları ücret ters orantılı diyebiliriz. Bugün çok yüksek ELO’lu bir yabancı büyük usta  (2700 üstü), tahminen 2000-3000 Avro arasında transfer ücretiyle oynatılıyor ülkemizde.

Oysa milli sporcularımızın aldıkları ücretler 5.000 Avro civarında. Yani eğer yabancı sporcu kısıtlaması kaldırılırsa, bundan zarar görecek olan milli sporcularımız oluyor. Kulüpler daha mı karlı oluyor peki? Günü kurtarmaya çalışan, satranç sporuyla çok ilgisi olmayan kulüpler, belki bugün bundan üç beş kuruş yarar görebilirler. Ama bu durum aslında, gerçek yaşamda uzun vadede kullanamayacağınız ucuz ithal ürünleri satın almaya benziyor. Uzun vadede kaybeden Türk Satrancı oluyor.

2014 yılında Süper Ligden sonra Kulüpler Birliği tarafından bir anket yapılmış ve görüşlerimiz sorulmuştu. Bu yıl o görüş de sorulmadı. Çünkü benimle bu konuda iletişim kurmaya cesareti yok federasyonun. Yazarım, çizerim diye korkuyorlar. Belki kendi yandaş kulüpleriyle böyle bir iletişimi kuruyorlardır. Ama biz henüz bu konuda yazıp, çizmesek de, onları artık satranç camiası çizdi. Az kaldı hep birlikte göreceğiz.

Dünyada her türlü sporda, her türlü ulusal ligde, mutlaka yerli sporcuya karşı koruma vardır. Çoğunda vardır. Ancak, Dünyada o sporda liderlik yapan ülkelerde daha az vardır ya da yoktur:

Örneğin, İspanya’da Futbol Ligi LA LİGA’da, Almanya’da BUNDESLİGA’da, İngiltere’de Premier Lig’de genç sporcu oynatılması zorunluluğu vardır. Basketbolda, futbolda ve tüm sporlarda herkes kendi sporcusunu düşünür, yatırım yapar.

Neden?

Aslında sporun doğasından gelir bu. Sporda demokrasinin, sosyal devletin sonucunda, spor federasyonlarına kamusal bir görev bilinciyle kendi kendini seçme erki verilir. Bunun karşılığında, o spor federasyonu yönetimi, seçildiği o sporu ülke dışında başarıyla temsil etme, ülke içinde de kitlelere o sporu yaygınlaştırmakla, icra ettirmekle sorumludur.

Spor Federasyonunu da kulüpler seçer. Devletin ya çok az etkisi vardır ya da hiç yoktur. Tüm gelişmiş dünyada durum budur. Şimdi bu durumda, siz kalkıp da her şeyi popülist şekilde dış temsile, bir kaç kulübün parası var diye kendini temsiline bağlarsanız, ülkenin size verdiği ikinci sorumluluğu ihmal edersiniz.

Uzun zamanda, o sporda sesiniz çıkmaz hale gelir. İşte o zaman diğer hatalarınızla bu hatalar birleşir ve yeni genç kadın sporcularınız çıkmaz. Mesela, bizim kulüplerimiz için 16-20 yaş arasında güçlü kadın sporcu yetiştirmek çok önemli mi? Değil? Niye; çünkü o masa yok.

Yabancı sayısı kesinlikle maça çıkan kadronun %30’unu geçmemeli. İki yabancı sayısı bile bence fazla aslında. Ama ülkemizdeki büyük usta sayısı arttıkça bu kısıtlama da kaldırılabilir.

Oysa, bu konu çok önemli! ELO piramidinde nerede eksik varsa liglerde oraya önem vermelisiniz.

TSF Yönetimi, sanırım yabancı sporcu sayısını 3’e çıkarttı. Belki de kaldırdı. Bunu, TSF’ye yakın kulüpler biliyor. Onlar transfer politikası yapıyor, yapmaya da başlıyorlar. Oysa ne kadar yanlış böyle bir tutum. Böyle yarış olur mu?

İlla bu türlü bir değişiklik yapılacaksa, transfer dönemi başlamadan önce yapılmalıydı.

TSF Yönetimi, o kadar kötü yönetiliyor ki, o kadar kısa vadeli ve popülist kararlar alıyor ki, yarın hiç umurlarında değil! İşte o yüzden anketlerimizde hep satranççı olsun sonuçları çıkıyor. Gülkız Tulay ve yanındakilerin tek amacı bir dönem daha burada kalmak, sahip oldukları sıcak koltukları kaybetmemek. Yönetimde aslında kesinlikle üstü çizilen, çoktan gönderilmesi için hesap yapılan isimler var. Artık arkasında delege desteği olmayan kişiler.  Bazıları da bana yakın olduğu düşünülerek mimlenmiş.

Tamamen bir algı yönetimi yapılıyor. Günümüzün en popüler işi de bu zaten. Olmayan bir şeyi olur gibi göster, gücü elinde tut. İl temsilcilerin, facebook polisi gibi gibi çalışsın. Tek tek kim beğenmiş, kim beğenmemiş bunlarla ilgilensin. Rezalete bakar mısınız?

Daha önce yabancı sporcu sayısına Abidin Ünal başkanlığındaki Teknik Kurul direndiği için 3 yapamamışlardı. Teknik Kurul depreminden sonra bakalım ne olacak. Yeni Teknik Kurul, Türk Satrancının çıkarını mı, yoksa Gülkız Tulay’ın popülist politikalarını mı tercih edecek? Ya da direnmeye güçleri yetecek mi?

Yönetim buna ne diyecek hep birlikte göreceğiz.

Aslında çok önemli mi?

Benim için seçimden sonra kimi Gülkız Tulay’ın yanına koyacağımız açısından önemli!

Herkes artık saflarını belirlesin! Bu işin seçime kalmayacağı yönünde ciddi hislerim var ama, anımsatayım: Dünya unutsa ben unutmam!!

3 Yabancı Süper Ligimize hayırlı olmayacak, ama olsun bakalım!

Share Button

Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir