Siz neden bu kadar kinlisiniz?

Share Button

Bu soruyu soran Prof.Dr.Yusuf Doğruer! Sorduğu kişi bir satranç emekçisi. Satranççı; Doğruer’i arıyor, kendisine il temsilcisiyle ilgili eleştirilerini iletiyor. İlde düzenlenen turnuvalara kimsenin katılmadığını, ilin satrancının dibe vurduğunu söylüyor. Birçok ilimizde olan durum bu.

Ne beklersiniz? Başkan vekilinin konun ayrıntılarını öğrenip, önlem almasını mı?

Bakın kendisi ne diyor?

Doğruer, o satranç emekçisinin eleştirilerine yanıt vereceğine, “sen neden Ali Nihat Yazıcı’nın facebook paylaşımını beğendin ve yorum yaptın? Üstelik benim de adım geçiyordu” diye hesap soruyor.  Siz hesap soracaksanız bana sorsanıza arkadaşım, hodri meydan! Genel Kurulda gıkınız çıkmadı isminizi söylememe rağmen. Çıkıp deseydiniz ya “yok yalan ben almadım 95€” diye. Arkadaşımız isminin hiç bir yerde geçmesini istemiyor. Sanırım ilerisi için beklentileri var beyefendinin. Genel Kuruldan bir önceki akşam, muhalefet edeceğini düşündüğü bazı delegelere, “rica ediyorum benim ismimi kullanmayın” diyor. Sanırım isminin eleştiriler içinde geçmesi Yusuf beyi rahatsız ediyor. Üzüldüm. Ama “Siz neden bu kadar kinlisiniz!” söylemi doğruysa kendisine iade ediyorum.

Geldiğimiz nokta bu. Adamlar satrancı yönetmeyi bilmiyor, zerre kadar gayretleri ve çabaları yok, ama bunu dile getiriyoruz diye biz satranççılarla uğraşıyorlar.

Çok kızdım bu Yusuf Doğruer adlı arkadaşımıza. Ne demek kin beslemek? Hiçbir ilginiz olmayan bir camiadasınız, yeyip içip geziyorsunuz. Satranç adına “bana göre” tek bir katkınız olmadan yönetimde bulunuyorsunuz. Bu camia ses çıkartmıyor, siz kalkıp bir satranççıya “neden bu kadar kinlisiniz” diye soruyorsunuz. Ne hakkınız var? Ne demek kin? Adam satrançla ilgili soru soruyor size.

Kendi adıma yaşamımda hiç kimseye kin beslemedim. İşim olmaz. Ben satranççıyım, Yusuf bey kardeşim sizin anlayamayacağınız bir durum. Ben tüm olaylara nesnel bakmaya çalışıyorum. Ama “kin beslemiyorum” derken “hesap da sormam” dediğim sanılmasın. Biz demokrasi içerisinde hesap soruyoruz.

Örnek vereyim…

Batum’da yiyip içip 5 yıldızlı otelde konaklaması, dışarıda ekstrası ve tüm masrafları ödendikten sonra 95€ harcırah alıp, 16 günde 10.000 TL hesabına para yatırılana, “arkadaş sen bunun için ne yaptın?” diye hukuk önünde hesabını sorarım. Yusuf bey devletten aldığınız maaşınızı nasıl harcadınız diye hesap sormuyorum. Kamu kaynağı satrancın parasını nasıl ve ne hakla harcıyorsunuz diye hesap soruyorum. Özellikle Aşkın Keleş ve madem rahatsız oluyor Yusuf Doğruer’e bu hesabı tekrar tekrar sorarım. Batum’da ne iş yaptınız? Açıklayın arkadaşım. Bir rapor yazın görelim. 16 gün. Neymiş efendim, arabayla gidip gelmişler ucuz olsun diye. Başkanın kürsüden hiç sıkılmadan yaptığı açıklama bu. Sevsinler yani.. Nasıl sempati besledim şimdi.

Arkadaş biz satrancı ülkenin en iyi sporlarından birisi haline getirdik. Gece gündüz çalıştık. Ömrümüzü harcadık. Siz ne derseniz deyin, dünyanın bildiği ve gerçek budur. Peki, biz bunları siz yiyin için gezin diye mi yaptık! Yediğinizde içtiğinizde gözümüz yok. Yapın da önceliği satranca verin. Kamp yapmıyorsunuz, alt yapıyı yok ediyorsunuz, kulüplere ödeneklerini ödemiyorsunuz, spordan kırpıp kendinize harcıyorsunuz. Ama iş sizin harcırahınıza gelince hakkınız oluyor. Yusuf bey bu satranç emekçisine benimle ilgili “sizin bilmediğiniz şeyler var” demişsiniz. Yazın öğrenelim kardeşim! Ben soruyorum şimdi size Yusuf Bey! Bu camiaya bir açıklama yapın lütfen. Neymiş bu camianın bilmediği şeyler?

Ama arkamdan değil, size yakışacak şekilde delikanlı gibi çıkıp yüzüme söyleyin.

Yusuf Doğruer, burası hayvanlar alemi değil, insanlar alemi. Mesleğinize (veterinerlik) olan saygımla ifade ediyorum.

İnsan hakları var hocam! İfade özgürlüğü var, bilgi edinme hakkı var. Rahatsız oluyorsanız istifa edin ayrılın.

Şahsınızla ya da sizin gibi o yönetimde bana göre hiçbir iş yapmadığı halde koltuk işgal eden arkadaşlarınızla şahsi hiçbir sorunum yok benim.

Önce satranç öğrenin, iki turnuvaya girin, ne kadar oynadığınızı görelim. Ben ders veririm size buyurun bekliyorum her zaman. Ücretsiz hem de.

Adınızın geçmesini istemiyorsanız konuşmayın hocam!

O kadar!

Not: Gitti güzelim bir saatim…

 

Share Button