500.000TL’yi kim ödeyecek? Satranç Akademisi -3-
Bu yazının geçmişini okumak isteyenler için Birinci Bölümde benim dönemimde alınan bir Olağanüstü Genel Kurul Kararıyla edinilen binayla ne yapılmak istendiğini, ikinci bölümde Dünyanın en kötü yönetilen satranç ve/veya spor federasyonu olan TSF’nin binanın borcunu ödemediğini sizlerle paylaşmıştım. Sonrasında neler oldu gelin şimdi bunları görelim birlikte.
TDV (Türk Demokrasi Vakfı) TSF’ye, TSF ise TDV’ye dava açıyordu. İki kurumun karşılıklı açtığı davalarda; TDV alacağını istiyor, TSF ise sözleşmeyi reddediyordu. Kuşkusuz benim dosyalara ulaşmam mümkün değildi o dönemde. Edindiğim bilgilerle tahminde bulunmaya çalışıyordum. Ancak dosyalara ulaştığımda; TSF’nin gerekçesi beni yerimden zıplattı. TSF, TDV ve TSF arasındaki sözleşmeyi benim yönetim kuruluna sormadan imzaladığımı, bu konuda bir yönetim kararı olmadığını iddia ediyor, bu nedenle sözleşmenin TSF’yi bağlamayacağını, zamanın TSF Başkanının (yani benim) yetkisiz olarak bu sözleşmeyi imzaladığını ileri sürüyordu.
Üç tane hukukçunun yönetiminde olduğu, o zaman genel sekreterinin bir hukukçu olduğu, hukuk kurulu olan, avukatları olan bir federasyon yönetiminin iddiasına bakar mısınız? Nasıl yönetiliyor görebiliyor musunuz? Ben ilk okuduğumda “bunlar ne kadar bilgisiz insanlar, yazık” dedim içimden.. Aslında bütün bu süreci başlatan TSF’nin kadirşinas, vefalı (semt olarak kastediyorum), nazik başkanı benle görüşüyordu. Bakar mısınız? Eğer bu gerekçeleri haklı olsa, davayı kazansalar, sizce ne olacaktı? Bütün sorumluluk benim olduğu için bütün zarar da benim üstüme rücu edecekti. Tabii bunu ilettikleri ve ileri sürdükleri mahkeme (ki aynı mahkeme sanırım TDV’nin icra takibini bu davayla birleştirmişti) beni bir kez bile görüşümü almak için çağırmadı… Çünkü asılsız, saçma ve hukuk dışı bir iddiaydı TSF’nin iddiası…
Mahkeme sonuçlandığında özetle şu gerekçeyle TSF mahkemeyi kaybediyordu. “Olağanüstü Genel Kurul bir federasyonun en üst düzey organıdır. Genel Kurul kararında Başkana doğrudan yetki ve görev verilmiştir. Bu nedenle tekrar yönetim kurulunun onayı gerekmez, abes olur, zaman kaybı olur. Bu nedenle federasyonun iddiası geçersizdir. Sözleşme geçerlidir. Sözleşmenin hukuki sorumlulukları da geçerlidir. Federasyonun sözleşmeyi reddetmesi de inkar tazminatı ödemesini gerektirir”
Özetledim! İsterseniz bu özeti bir de Murat Şengül beyin kaleminden rakamlarla okuyalım. Murat bey, bana yolladığı açıklamada (benim talebim üzerine) aynen şu ifadelere yer veriyordu…
sayın başkanım kolay gelsin
Türk Demokrasi Vakfı 2011 yılı aralığında yapılan anlaşma gereğince orandaki 7 katlı binasını arsa hariç 1 milyon TL bedelle Türkiye Satranç Federasyonuna satmıştır. Federasyon 250 bin TL peşin ödemiş ve kalan 750 bin TL’nı da her biri 50 bin TL 15 ay taksitle ödemeyi taahhüt etmiştir. Ancak ilk üç taksiti ödedikten sonra ödemeler durmuştur. 2011 Haziran ayında gündeminde tek bir karar olarak bahse konu binanın alımı olan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı yapılmış, genel kurula katılan delegeler binayı gezmiş mevkiini ve yapısını beğenmişler ve katılan delegelerin 3’ü hariç ekseriyeti olumlu oy kullanmışlardır. Yani bina alımı genel kurulda kahir ekseriyetle onaylanmıştır. Aynı yılın eylül ayında Maliye Bakanlığının da devir işlemine onay vermesinin ardından irtifak hakları ile birlikte arsa da Türkiye Satranç Federasyonuna tapuda devir ve tescil edilmiştir.Tapudaki satın alma işlemini Federasyon adına yönetim kurulu tarafından yetkilendirilmiş yönetim kurulu üyesi Sayın Aşkın Keleş imzalamıştır.
Aynı yılın olağan seçimli genel kurulunda alınan tapu, seçime giren ekip tarafından gururla “satranç akademisi binası olarak” genel kurul üyelerine takdim edilmiş, ancak seçim kazanıldıktan sonra TDV’ye ödeme yapılmasına ilişkin talepleri geri çevrilmiştir.
Zorunlu olarak TDV tarafından önce ihtar çekilmiş, itiraz gelmesinden sonra da 3.4.2013 tarihinde alacaklar federasyon nezdinde icra takibine konulmak zorunda kalınmıştır.
İcra takibine esas bakiye alacak miktarı 614.281,50 TLdır.
Takibe karşılık TSF tekrar itiraz edince bu konuda TDV dava açmak zorunda bırakılmıştır. TSF de aynı davanın içinde karşı dava açmıştır.
Dava 14.04.2015 tarihinde TDV lehine sonuçlanmış olup mahkeme TSF’nin aşağıdaki ödemeleri yapmasına karar vermiştir. TSF’nin karşı davasını ise reddetmiştir. Mahkeme kararı ektedir ve halen dava ekteki yargıtay dairesinde incelemede bulunmaktadır.
614.281,50 ana para
122.856,30 sebepsiz itiraz nedeniyle maktu tazminat
41.961,57 mahkeme harcı
38.950,00 ücreti vekalet (avukatlar)
29.400,00 karşı dava red harcı
266.946,55 icra takibinden günümüze gecikme faizi (tahsile edilene kadar işleyecektir)1.114.396,00 TL toplam
Ana para çıkıldığında fazladan ödenecek 500.115,00 TL’ndan (bir gün federasyondan tahsil edilmiş olsa da) 2012 yılından günümüze kadar görevde olan yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olacağına hiç şüphe yoktur.
Hatta önümüzdeki günlerde TDV yalnızca bu miktar (500.115,00 TL) için yönetim kurulu başkan ve üyelerine yönelik şahsi sorumlu olarak icra takibinde de bulunabilir.
2012 yılından bu yana bahse konu yönetim kurulu başkan ve üyeleri tarafından TDV adına uzlaşma için davet edildimse de federasyonda 8 yıl boyunda (mali müşavir ve bağımsız denetçi sıfatımla) denetleme kurulu başkanı olarak birlikte çalışmış, görev yapmış olduğum başkan dahil bazı arkadaşlarımın düşmanca tavırları ve suçlamaları dışında bir sonuç elde edemedik. Her iki tarafın da başbakanlık, spor bakanlığı tarafından her kuruş gelir ve gideri sürekli denetlenen (kamuya yararlı faaliyet gösteren) sivil toplum örgütü olmalarına rağmen, bu suçlamaların bazıları eski yönetime menfaat yarar sağlama iddiası niteliğindeydi. Bu asılsız ve olanaksız menfaat iddialarının hedefindeki eski yönetim kurulu başkanının aynı zamanda dostları olan; önceki dönemin başkan vekili, as başkanları ve başkan yardımcılarının ekseriyetle yeni yönetimi oluşturduğu ortada olduğuna göre, bina alımını bizzat imzaları ile onaylayan yönetim ve genel kurulunda şahsen bulunduklarının, tapuda bizzat imzaları ile devir ve teslim aldıklarının, kısaca şahsi sorumluluklarının bir gün farkına varacaklarına olan umudumu koruyorum..
Mensubu bulunmaktan ve geçmişte 8 hizmet vermenin gururunu yaşadığım Türkiye Satranç Federasyonunun halen seçilmiş birinci yedek yönetim kurulu üyesi olarak camiamıza yakışmayan bu yaşadıklarımızın bir an önce son bulması en acil dileğimdir.
saygılarımla. Murat Şengül
Bakar mısınız duruma! Gülkız Tulay bana mali konularda kendisinin ne kadar başarılı olduğunu ballandıra ballandıra anlatıyordu seçilmeden önce. Onlara inanıp, güvenip, aday gösterip,destekleyip, oy verdiğim başkanın mali başarısı ortada…
Oğlunu görevli olarak Federasyon parasıyla olimpiyata gönderecek kadar mali konularda başarılı olan başkanımız, iş federasyonun çıkarlarıyla ilgili olunca, zararı camiayla paylaşmıyor bile!
Aranızda kaç kişi biliyordu Nisan 2015 tarihinde TSF’nin bu davayı kaybettiğini ve 500.000 TL’den fazla tazminat ödenmesi gerektiğini? Peki bu tazminatı kim ödeyecek? Yasaya göre TSF Yönetim Kurulu ödemeli… Ancak, ben yönetimdeki bir çok kişinin bundan haberi bile olmadığını düşünüyorum. Ama şimdi okuyanların haberi olsun, kuruşuna kadar ödemeleri için takipçi olacağım. TSF’den bir kuruş tazminat alamazlar bu konuda!
Üstüne üstlük bir de bana iftira atılıyor ve buna da göz yumuyorlar!
Tazminat daha da büyüyecek!
Söz konusu tazminat, Nisan 2015 tarihi itibariyle geçerli.. Bu rakamın üzerine bir de Yargıtay dava sonucuna kadar olan süre eklenecek. Gülkız Tulay’ın hesabı belli, seçimden önce ortaya çıkmasın.
Murat Şengül bana dava sona erene kadar bu konuyu açmamam için ricada bulunmuştu. Ama hakkımda atılan iftiraları duyunca artık bunun ricası micası kalmadı…
Herkes bilsin ki, bizim güzel satrancımızı yöneten ancak basiretsiz, bilgisiz ve beceriksiz bir yönetim var. Bu yönetim sürekli maddi olarak bize zarar veriyor. İş otellerde yedikleri içtiklerine gelince tehdidin bini bir para… Nepotizm almış başını gitmiş… Türkiye İş Bankası Süper Satranç Ligi sırasında yine yönetim topyekün oradaydı. Hani bir karar alsalar da, satrancımız gelişse… Satranca ilişkin bir taş yerinden oynayıp inkişaf etse… Nerede….
Zarar sadece bu kadarla sınırlı olsa?!
Satranç akademisi olarak alınan binanın 2011 yılından bu yana bu amaçla yani akademi olarak kullanılmamasının verdiği zararı da hesaplamak gerekir ise kaybedilen ekonomik faydanın hesaplanıp eklenmesi ile federasyonun borç ödemesi dışındaki zararı yaklaşık olarak bir milyonu aşacaktır. Bir uzman bilirkişi incelemesi ile kolayca tespit edilecek bu zarar ise tamamen 4 yıldır federasyonu idare etmeye çalışan yöneticilerin basiretsizliğinden kaynaklanmaktadır. Ama bence zarar sadece maddi de değil. Asıl zarar sportif ve alt yapısal. O binada öğrenilecek çok şey, yapılacak onlarca eğitim, düzenlenecek onlarca organizasyon, satranç adına kat edilecek çok yol vardı -ki artık yok!
Bu federasyonun yönetimi kendilerini apartman yönetimi sayıyorlar sanırım. Ama burada spor var spor… Telafisi yok, alt yapı çöküyor, zaman akıp gidiyor. Dünya Gençler Şampiyonasına bile gitmekten aciz bir yönetim bu!
Satranç umurlarında değil! İçlerinde bir tek satranççı var o da niye hala orada duruyor anlayamıyorum. Yazık…
Affetmeyeceğiz sizi!
Bu onbeş kişiye tek tek söz veriyorum! Yaşadığım sürece adınızı değil Türk Satrancında, Dünya Satrancında bile unutturmayacağım! Sizler buna fazlasıyla layıksınız!
Demokrasi önünde, TSF Genel Kurulu önünde hesabını vereceksiniz bu yaptıklarınızın…
KARAR