Nasrettin Hoca hamama gitmiş…
7 Kasım 2016 günü Türkiye Satranç Federasyonunun Genel Kurulu yapılıyor. Ben bu genel kurulun, kura çekiminden başlamak üzere toplantı gününe kadar yaşanan süreçte hukuka aykırı olarak toplandığını düşünüyorum. Bunu anlamak için hukukçu olmak gerekmiyor. Öncelikle, ülkemizde var olan yasa, yönetmelik ve ana statümüze aykırı olduğu çok açık.
Bakın olayın demokrasi ya da vicdan kısmına hiç değinmiyorum. Yasanın getirdiği kısıtlamalar nedeniyle satranççıların oy kullanamaması, görevdeki federasyon başkanının seçim masraflarını karşılamak dahil, federasyonun maddi ve politik gücünü sonuna kadar kullanması, federasyon ve sponsorlar aracılığıyla hizmet satın alınan Lobi Firmasının bu süreçte, gerçekle alakası olmayan şekilde, tamamen sipariş haberlerle, Federasyonun parasıyla, Federasyonun eski Başkanını manşetlere taşıması gibi başka bir ülkede kesinlikle kabul edilmeyecek, genel müdürlüğün ve bakanlığın karşı çıkması gereken, camianın tepki koyması gereken anti-demokratik hususları bir kenara bırakıyorum.
Yani diyorum ki, bırakın var olmayan ve olması gereken en temel demokrasi ve ahlak ilkelerine uymamayı, var olan hukuk kuralları da çiğneniyor bu seçimle.
Abidin Ünal kardeşimi cesaretinden dolayı tebrik ediyorum. Ağzından salyalar çıkarcasına bağırıp çağırarak, seçim bitsin ben size gösteririm diyen ve satrançla ilgisi olmayan il temsilcileri, konumdan ve durumdan fayda çıkartan eski satranççı bir kaç il temsilcisi, yorumcular, dürümcüler, Türkiye Şampiyonalarında içki masalarında TSF kaynaklarıyla sefahat gösteren yönetim kurulu üyeleri gibi bir grup insan bir arada bir dönem yaşıyor. Buna karşı çıkıp delikanlılık yaptı aday oldu. Bence 30 imza değil 100 imza toplardı. Ama hepimiz biliyoruz, yönetimin nasıl baskı yaptığını. Abidin Ünal örnek bir insan ve mükemmel ahlakı olan bir satranççı. Bu yolda galiptir mağlup. Ayakta alkışlıyorum.
Ben bu yönetime oy vermeyeceğim! Gülkız Tulay’a oy vermeyeceğim! Ona ve ekibine karşı olacağım! Doğru olduğumu biliyorum! Ben namusu, erdemliliği, ahlakı, satrancı, sportmenliği, demokratik özgürlüğü savunuyorum. İlkelerim bunlar. Bu ilkelere saygı duyan insanlara sesleniyorum: “Siz de oy vermeyin!”
Bana soruyorlar: “Başkanım, nedir bu hiddet bu celal?, sen değil miydin 2012’de Gülkız Tulay’a oy veren?”
Nasrettin Hoca hamama gitmiş!
Hamamda yıkanmanın bedeli 20 akçeymiş. Tabii hoca her zamanki gariban halinde, vermişler yasak savmak için bir peştamal eline, “git ne halin varsa gör” gibi bir ifade…
Nasrettin Hoca oturmuş kurnanın başına, kendi kendine su dökünüyor. Bakıyor ki, bazı müşterilere izzet ikram inanılmaz. Çaylar kahveler geliyor, tellaklar itibar ediyor, keseler atılıyor, buhar-köpük banyoları masajlar sunuluyor. Tüm müşteriler hamamcının akrabası, arkadaşı ya da ona övgüler dizen müdavimleri… Nasrettin Hoca bakıyor ki, kalite yok, hizmet adamına göre, garibanlar eziliyor, üstelik kendi paralarıyla… Hoca kendin dök kendin yıkan hesabı, kurnaya daldırıyor hamam tasını, döküyor üstüne… Sağ eliyle sol tarafını- sol eliyle sağ tarafını yıkıyor, sabunluyor. Sırtına tellak kese atsın diyor, ama nafile… Orada içki masaları dizilmiş, içki markalarını haykıran al tekke ver külah garibanların parasıyla sefa süren bir grup var. Hamamı işgal etmiş bedavacılar. Tabiri caizse hamamcılar. Neyse diyor hoca, lahavle çekiyor durulanıyor, kurulanıyor.
Hoca bu hoca!! Nasrettin Hoca, yıkanıyor kendi kendine ama hiç içine sığmıyor, neyse durulanıyor, kalkıyor çıkacak, kimse yüzüne bakmıyor, ne havlu, ne kurulanması için bir peştamal…
Hoca neyse bitiriyor işini geliyor kasaya, çıkartıyor 100 akçe kasaya bırakıyor. Herkes yerinde zıplıyor. “ooo hocam her zaman bekleriz, aman hocam, canım hocam, cicim hocam, kurban olalım sana,….” inanılmaz yağlar…
Neyse hoca çıkıyor gidiyor. Aradan geçiyor bir hafta, hoca tekrar hamama geliyor.
Amanın… Daha Nasrettin Hoca kapıdan adımını atıyor herkes üstüne saldırıyor. “Hocam hoş geldin”, “Hocam ver cübbeni alayım” “Hocam peştamal özel sizin için ütüledim kömür ütüsünde”, “Hocam çayınız”, “Hocam siz yürümeyin ben sizi sırtıma alayım” bildiğiniz gibi değil. Hoca hamama giriyor, saz ekibi geliyor önüne hemen bir çilingir sofrası, sırtına köpükler, masajlar. Akıl alır gibi değil…
Hoca hayatında böyle bir muamele görmemiş. Keyfine bakıyor…
Neyse her sefanın bir cefası olur hesabı hamam faslı bitiyor sıra hesap ödemeye geçiyor. Nasrettin Hoca kasaya yöneliyor… Herkes avucunu sıvazlıyor. Hoca çıkartıyor 1 akçe bırakıyor. Tek bir akçe!!
“Ama hocam bu nedir şaka mı?” diye bir tepki…
“Şaka değil! Bu geçen seferin ücreti, bu seferin ücretini de geçen defa ödemiştim” diyor hoca…
Ben Gülkız Tulay’a yaptığım destekle hayatımın en büyük hatasını yaptım. Tırnağımla ve ekibimle kazıyarak bu noktaya getirdiğimiz Türk satrancının yerin dibine soktular.
Bunlara oy yok!
Tek bir sözüm var! Ant içiyorum satranççı kardeşlerime! Gün gelecek, devran dönecek, Gülkız Tulay ve ekibi hukuk ve demokrasi önünde hesap verecek!
Genel Kurulda görüşmek üzere…