Küçükler (!) Satranç Oynuyor, Büyükler (?) Politikacı Takılıyor
2016 Türkiye Küçükler Şampiyonası ve Türkiye Yıldızlar Şampiyonası başlıyor. Bugün oynanan ilk turlar başlayan yarışmalarda yazılacak konuşulacak çok şey oluyor. Türkiye Yıldızlar Şampiyonası, geleneksel yaz aylarından alınıp, 2015 yılında boş kalan odaları doldurmak için Türkiye Küçükler Şampiyonasına dolgu malzemesi olurken, Türkiye Küçükler Şampiyonasında geçen yıl tüm eleştirilerimize karşılık, bu yıl da yetersiz tur sayısı ile ve fahiş otel fiyatlarıyla organizasyon düzenleniyor.
Dışarıda kalmak isteyene, 25 TL günlük “deli dumrul verigisi” kesen TSF, alternatifi yok denecek kadar uzakta olan astronomik ücretli otelin önemli bir kısmını politik olarak ağırladığı delege ve kurul üyeleriyle dolduruyor.
2017’de tek tek anımsatacağız bu yanlışları, saçmalıkları.
Türkiye Küçükler ve Yıldızlar Şampiyonasından bir kaç gün önce ilan edilen milli takım kriterlerine daha sonra ayrıntılı şekilde sopamızla vuracağız.
İlk tur, ilk heyecan… Sürekli gelip giden elektrikler, aydınlatmanın kesildiği ve çocukların maçlara konsantrasyonunun sıfır olduğu bir turnuva.
Tahsin Aktar Hocamızın Antalya’daki organizasyonda payı olmadığı açık, çünkü onun asla affetmeyeceği lojistik hatalar. Nasıl üzülüyordur şimdi!
Lobiyle yemek hane arasındaki katta bulunan turnuva salonu, turnuva alanı olunca, velilerin yemekhaneye ulaşımı için merdivenler kullanılamayınca tek şans asansörler… Bir kaç asansör binden fazla insanın gelip gitme talebi, inanılmaz trafik, eziyet, bunu çözmekten aciz bir yönetim, federasyonun geçen yıl organizasyon yaptığı ve tanıdığı bir otelde başarısız sınıfta kaldığı bir organizasyon.
Otelin Club odalarında kalan velilerden ve kafilelerden ısıtmaya ilişkin yakınmaların teknik toplantıda da dile geldiği duyuluyor.
Organizasyonlarda ilk turlarda hatalar olur. Ancak adalarda modalarda gezmekten bu işlere zaman harcamayan bir başkan, dünyanın en iyi organizasyon yapan ve bu düzeye benim eserim olarak ulaştığı için iftihar ettiğim federasyonun 3 yıldır doğru dürüst organizasyon yapmaması ve bunun sonunda becerilerini kaybetmesi 2016 Türkiye Küçükler Şampiyonasında çok sayıda sorunu gözler önüne seriyor.
Tabii bunların en önemli nedeni kadro seçimi. Nasıl bir olasılıktır ki- Antalya’dan aynı aileden çok sayıda kişi maaile organizasyonda görev alabiliyor? Nasıl bir olasılıktır ki – yönetim kurulu üyesi olabiliyor bu insanlar. Nasıl bir olasılıktır ki, MHK karı koca, sözlü/çıkan sevgili çiftleri aynı turnuvada hakem olarak görevlendiriyor.
Gülkız Tulay anlamıyor da, yanında bunun olmaması gerektiğini anlamayan da yok mu? MHK Başkanı ne iş yapıyor? Yapmıyorsa neden istifa etmiyor?
Önümüzdeki yıl geriye dönüp baktığımızda, bu organizasyon görevli olan bir çok kişi şöyle diyor olacak: “Ne yapalım, biz federasyonun içinde olmak istedik sadece!”
Sizler satrancı düşünmüyorsunuz. Beyaz atlı prens olayları yerinden izliyor. Bana her gelişmeyi rapor ediyor. Onu bu kadar saklamamızın sebebi, geleceğe yönelik hamleleri tahtada söylemek zorunda olmamamız. Zamanı gelince şah çekmeyi, kraliçeyi tahta dışına almayı da biliriz biz.
Veliler odalarda üşüyor, lobide oturacak yer yok. Peki ya satranç? Sadece organizasyon mu bu kadar kötü?
Zaman içerisinde ona da değiniyor olacağız. Asıl sorunun bu saçmalıkların sonucunda satrancın dibe vurması.
TSF Başkanı yine vefa düzeyini göstererek, seleflerini organizasyona davet etmiyor! Onun da zamanı gelecek, ama biz onu her zaman anımsayacağız! Nasıl anımsayacağımızı zamanı gelince okursunuz, duyarsınız.
İlk turda en trajedik olaylardan birisi – her ne hikmetse yine Mustafa Dördüncü’nün başına geliyor. Nedir bu velinin çektiği? Anayasa Hükmü olan Tahkim Kurulu kararını uygulamayan TSF’nin basiretsizliğinin sonucunda oluşan ıstırap geliyor yine Mustafa beyi buluyor. Çocuğu 16 yaş kadın kategorisinde oynuyor. Maçı elektronik tahtada oynanıyor. Baba maçı lobide izliyor ve 10 dakika sonra (canlı yayına göre) saçma sapan hamlelerin ardından maç bitiyor. Baba bir taraftan neden kızı böyle kaybetti diye düşünürken, diğer taraftan kızına ulaşmaya çalışıyor.
3-4 saat uğraşıyor. Merak ediyor. Neredeyse polise gidecek. Başhakeme soruyor, turnuva direktörü, sportif direktör, başkanın sosyal medya beğeni ustası devreye giriyor. Sporcuya uzun süre ulaşılamıyor. Baba ciddi bir sağlık sorunu bile geçiriyor. Ardından sporcunun salonda olduğunu, elektronik tahtadan maçın yanlış yayınlandığını öğreniyor.
Mustafa bey bana olayı anlatmaya başladığında ilk sözüm “Hocam maçı tahtadan yanlış yayınlıyorlardır, yani teknik hatadır” oldu.. Böyle konuyla ilgisiz sadece koltuğunun sevdasına adalarda modalarda dolaşan bir başkan, ki bu başkan resimlerde gülüyor gülümsüyor da ben buradan görüyorum nasıl endişeli olduğunu, yanında ilgisiz bilgisiz bir politik ekip, maaile turnuvada hangi satranç bilgileriyle yer aldıklarını kestiremediğimiz yönetim uzantıları, satrançla, sorunlarla uzaktan yakından ilgisi olmayan ve satrancımızı abesle iştigal edenler olursa, daha çok olur bu hatalar. Ben tahtalarda teknik hata olmasını anlarım, ama o hatanın olmasına neden olan teknik ekibin bu hataları sık sık yapmasının nedeni “nasıl olsa yönetimden kimse bunu anlamaz” rahatlığıdır. Haklılar yani… Yönetim anlamıyor, ne satrançla ne de bir şeyi yönetmekle alakaları yok…
Haa bu arada, bazı dostlarım bana, “yani Ali Nihat Bey, iyi yönetici ama satrançtan anlamayan bu başkan ve ekibini siz getirdiniz” derken, ben getirme kısmına katılmakla birlikte cümlede geçen iyi yönetici kısmına hiç katılmıyorum. Bunlar yönetmekten de aciz. İnsanlara, çalışanlarına sürekli iş yerinde mobbing uygulayanlar ancak bilgisizliklerinden, basiretsizliklerinden yapıyorlardır bunu.
Biz bu saçları, Bozcaada’da, Moda’da beyazlatmadık, dökmedik…
Çalışmadan kimseye bilgi vakıf olmaz. Bilenlere sormaya utananlar da başarısızlığa mahkumdur her zaman.
Hani nerede o geçen yıl “ne güzel bir faaliyet oldu” “herkes ne kadar çok beğendi” diye, yayık ayranı yapanlar? Bu yılda yazın bakalım o sözlerinizi…
Kısacası, sportif tarafını daha sonra irdeleyeceğimiz, Türkiye Küçükler ve Türkiye Yıldızlar Şampiyonaları, organizasyon olarak ilk turda sınıfta kaldı!
Başlığımızın altını çiziyorum.
Küçükler (!) Satranç Oynuyor, Büyükler (?) Politikacı Takılıyor…
Küçükler ve yıldızlar karnelerini aldı. Adım gibi eminim hepsinin notları çok başarılı. Ama Türk Satrancını abesle iştigal eden, çoktan istifa etmesi gereken ama sıkılmadan hala koltuklarını doldurduklarını zanneden bir yönetim, politika yapmaya kalkan küçük (yaşı büyük) adamlar. Bir de kocaman adam gibi satranç oynayan yaşı küçük kendi büyük insanlar.
Sıkın dişinizi zaman hızla akıyor…
______________
Not: 24 Ocak 1993 günü hunharca katledilen gazeteci yazar Uğur Mumcu’yu sevgiyle ve saygıyla anıyoruz…