İmza yarışı!
Kimine göre dört aday yarışıyor, ama kamuoyuna aday adaylığını ilan eden tek kişi var. Abidin Ünal’ın dışında henüz aday adaylığını ilan etmese de Gülkız Tulay’ın da imza toplamaya başladığı biliniyor.
Şahsi görüşüm 2012 seçimlerinin genel olarak hukuki dayanaklarını yitirdiğidir. Danıştay’ın iptal ettiği yönetmelik maddesine göre, aday adaylarından %15 imza bu seçimlerde de isteniyor!
Hangi mantığa göre, hangi hukuka göre bilmek ve anlamak mümkün değil. Olmayan bir yönetmelik maddesi nasıl uygulanır?
Danıştay’ın, federasyon başkanlarının genel kurul delege sayılarının %15’ine varan sayıda imza toplanması zorunluluğunu hükmeden yönetmelik maddesini, Kanuna aykırı bularak iptal etmesinin bir nedeni de, bu maddenin var olan başkanlara büyük bir avantaj vermesi. Danıştay bunu yaşamadan görüyor, biz tanık oluyoruz.
İlk kez 2012 yılında düzenlenen seçimlerde uygulanan bu maddenin, demokrasiye aykırı olarak kullanıldığı görülüyor. Kötü örneklerden birisi de Türkiye Satranç Federasyonunda yaşanıyor.
Federasyon Başkanı delegelere doğrudan ya da dolaylı olarak ulaşarak baskı yaratıyor. Bana göre, bu kural geçerli olacaksa, yönetimin ya aday olmaması lazım ya da istifa etmesi lazım. Ben açık bir şekilde TSF yönetimine mesaj yolluyorum. 1 Ağustos 2016 ile 7 Kasım 2016 tarihleri arasında, seçim için gidip delegelerle görüşen ve TSF içerisinde herhangi bir sıfatı olanlar, umarım ulaşım, konaklama ve harcırah anlamında TSF olanaklarından yararlanmıyordur. Eğer aday olmazlarsa mesele yok, olurlarsa yarın bu yönetime sorulur, herkes emin olsun! Gülkız Tulay ve yönetimindekiler, yönetimine aday gösterecekleri diledikleri kişiler; istedikleri gibi gidip delegelerle konuşabilirler. Buna kim ne diyebilir! Ancak, bu TSF olanaklarıyla yapılıyorsa suç olur. Benden söylemesi!
İmza konusunda baskı yapmanın o kadar çok örneği var ki. En başta kendimizden biliyoruz gelen baskıları. Kulüplerimizden biliyoruz. Daha delege hakkı ilan edilmeyen, kur’ada çıktığı kamuoyuna henüz duyurulmayan kulüplere başkanın ekibi ulaşıyor. Böyle demokrasi olur mu? Anayasaya aykırı, kanuna aykırı…
Geçenlerde bu kötü örneklerden birinden söz etmiştim. Camiamızca tanınan, namuslu, korkusuz, yıllardır satranca hizmet eden ve öğretmenlik yaparak ekmeğini kazanan bir delegeye, MHK ve Teknik Kurul Başkanı ulaşıyor. Teknik Kurul başkanı o çirkin sözleri sarf ediyor: “taraf olan bertaraf olur” MHK Başkanı, müdahale ediyor ve durduruyor bu aymazlığı. O nedenle geçen yazımda kaynağımdan gelen bilgiye dayanarak, yanlış bilgi verdiğim için özür diliyorum. Bana gelen bilgiyi aktarmıştım. Ama sadece bu konuda özür diliyorum!
MHK Başkanı o kadar yanlış şeyler yaptı ki son dört yılda, kendisini tanımamız mümkün değil. Mükemmel bir insan olarak gördüğümüz, satranç camiasında yıllardır varlığıyla hepimize mutluluk veren bu eski dostumuzun, kendisiyle bağdaştıramadığımız şekilde aldığı kararlar, yanlış uygulamalar, akla ziyan atamalar, kuralları yanlış uygulayan ve olağan koşullarda hakemlik el çektirilmesi gereken beyanatları veren hakemlere ödül gibi olimpiyat görevlendirmeleri, antrenör ve hakem olayına göz yumma, daha neler, neler…
Ama yine de Dr.Olgun Kulaç’ın bu çirkin ve suç olan sözle alakası yokmuş. Kendisinden özür diliyorum. Ama Teknik Kurul Başkanı ortalıkta aynı tavırlarını sürdürmeye devam ediyor. Açıkçası, TSF’nin Devlet tarafından spor yapısının altına alındığı 1991 yılından bu yana, bana göre hiç bir teknik kurul başkanı bu kadar zayıf olmadı. İnsanlar zayıflıklarını, bilgisizliklerini başka avantajlı konumlarıyla gidermeye çalışır. Göreve geldiğinde başarılar dilediğimiz bu arkadaşımızın yanlış yolda gittiğini düşünüyorum. Onun da gidip o delegeden özür dilemesinin doğru olacağını düşünüyorum.
Bilmemiz ve anımsamamız gereken şey, satranççıların hancı, Gülkız Tulay gibi satrançla ilgisi olmayanların yolcu olduğudur.
Biz hancıyız! Hep burada olacağız!
Her defasında bunu altını çizerek anımsatıyorum. Ama günü yaşayıp, bugünün kazanımlarını elde etmek isteyenler, yarın neler olacağını göremiyorlar.
Söz uçar yazı kalır! Unutulmayacak bu yazılanlar. Biz o yemeği soğuk yiyeceğiz…
İmza toplama yarışında Gülkız Tulay o kadar sert ve acımasız ki, bırak başka bir adaya imza vermeyi, kendisine imza vermeyenlere bile cesaretlerinden dolayı alkış tutmak istiyorum.
Tabii o zaman akla bazı sorular geliyor: Madem bu kadar avantajlısın, üstün durumdasın, neden o zaman tek aday olma telaşı?
Neden bu kadar saldırgan, antidemokratik ve acımasız müdahaleler yapılıyor?
Onu da zaman içerisinde yanıtlayalım!
O kadar ileri gidiyorlar ki, bize bile göz dağı veriyorlar.
Bir sonraki yazımda, büyük bir olasılıkla bunlara değineceğim.
Çekirdek çıtlatmaya devam…