Gülkız Tulay ve Harikalar Federasyonu
Gülkız Tulay’dan söz ediyorum. 23 Kasım 2018 tarihinde gerçekleştirilen Mali Genel Kurulun ardından, şahsıma yapılan anti-demokratik, saygısız, vandallık örneği şiddete karşı, TSF web sitesinde yayınlanan köşesinde en ufak bir eleştiri getirmemesinden dolayı. Hiç şaşırmadım. Kendisine çok yakıştırdım.
Gülkız Tulay ve Harikalar Federasyonu
İki dünya var. Birisi Gülkız Tulay ve satrançla zerre kadar ilgisi olmayan güruh tarafından oluşturulan ve “şöyle iyiyiz, böyle iyiyiz, satranç erdemdir, satranç güzeldir, şahanedir, çiçekler böcekler, mavi bulutlar…” gibi beylik laflarla dolu, gerçeklerden uzak, lay lay lom dünyası! Gülkız Tulay ve Harikalar Federasyonu… Yani tam anlamıyla çocuklara masallar. Hani küçük çocuklar dinler, inanmaz, ama dinlerken mutlu olur ya… O dünyada satranç yok, batmış durumda. Genel Kurulda delegenin önüne su koyamayacak kadar mali olarak bitmiş durumda. Zamanımız yok diye 3 dakika süre verip tüm genel kurulu 2 saat 14 dakikada bitirecek kadar fırsatçı, kötü kahramanlarla dolu bir masal dünyası. O masalları dinleyen çocuklar, o masallara inanan spor genel müdürlüğü gibi kurumlar da var.
Şiddet, usulsüzlük, yağma dünyası!
Bir de gerçekler dünyası var. Yolsuzlukların olduğu, bir il temsilcisinin federasyona usulsüz şekilde borçlandığı, o il temsilcisinin borcunu ödeyemeyecek duruma geldiği, o il temsilcisinin borcuna karşı o ildeki fakir fukara yetimlerden oluşan kulüplerin ödeneklerinden bu borcun mahsup edildiği bir dünya var. Genel Kurul kürsüsünden isimleri verdiğim halde “hayır yapmadık, yok öyle bir şey” diyemeyen ve bundan dolayı aczini görüp, özrü kabahati kadar büyük utanç duyduğum başkan var. Temmuz 2017’de ödenmesi gereken ödeneği, Nisan 2018’de ödeyen Gülkız Tulay, Kulüplere yaptığı açıklamada IBAN numarasını bilmiyordum diyor. O il temsilcisi fotoğraflarıyla kanıtladığım şekilde defter kitap açık, kopya çekilen bir hakem sınavı yapıyor, ama ödüllendiriliyor. Gerçeklerin olduğu dünya bu.
Ben her şeyi bilerek yaptığını sizlere belgeleriyle açıklayacağım. Öyle satır arasına girmez bunlar.
Mali Genel Kuruldan bir gün önce insanlar geliyor, yiyor, içiyor ağırlanıyor. Konuyla ilgisiz bir çok kişi ağırlanıyor. Ama Genel Kurul nefes almanın mümkün olmadığı, “kıç” kadar bir salonda yapılıyor. İnsanların önüne bir bardak su koymayan, ama Genel Kurul Salonu için ödemediği parayı, başkan vekilleri Yusuf Doğruer ve Aşkın Keleş’e ayrı ayrı ödeyen, Gülkız Tulay ve arkadaşlarının olduğu gerçek dünya bu. Tekrar ediyorum o salonun kirası, Yusuf Doğruer ve Aşkın Keleş’e Batum’da yatıp yesinler içsinler diye ödenen servetten çok daha az. Ama Yusuf Doğruer, Genel Kuruldan önce gidip, muhalefet konuşması yapacak delegelere, “benim adımı vermeyin” diyor. Bu arkadaş var ya, kendini sonraki başkan olacak sanıyor. Bir bilse arkasından konuşan yanında alkışlayan kendi seçtiği delegelerin düşüncelerini. Yüzü kızarır mıydı bilemiyorum.
Gerçekler dünyasında şiddet var. Gerçekleri söyleyen ve bu federasyonu imar eden insanlara, satranççılara karşı nefret var. Kral çıplak o dünyada… Bir de gerçekler dünyasında, satranççıların dünyasını işgal eden bu masal kahramanları var. Başlarında da;
Gülkız Tulay!
Ali Ümit Şifaver adlı 1nci sırada yedek üyeniz olan basketboldan kaçıp satrancı taciz eden, utanmadan sıkılmadan bana şiddet uygulayan, kabadayılık yapan, zor kullanan ne sıfat kullanacağımı bilmediğim demokrasi karşıtı şahıs; onun yanında kim olduğunu bilmediğim, dilimizi konuşmaktan aciz dayılık yapan, yine sizin oraya koyduğunuz delegelerinizden iftihar etmeniz, sizin düzeyinizi, kalitenizi ortaya koyuyor. Bu sizin tercihiniz… Aksi takdirde eleştirirdiniz.
Onlar size siz onlara ne kadar yakışıyorsunuz!
Utanmadan sıkılmadan kürsüye çıkıp, “kişisel hırsları için moralimizi bozanlar...” diye bana çamur atan bu başkana yanıtlamasının her zaman olduğu gibi imkansız olduğu bir soru soruyorum.
Gülkız Hanım, kişisel hırsım ne olabilir? Ne istedim sizden bugüne kadar şahsımla ilgili? Bir tek göreve içeride dışarıda aday oldum mu? Tek bir kuruş talebim oldu mu? Sizi aday gösteren ben değil miyim? Ne kişisel çıkarım olabilir? Söyleyin! Yoksa söylediklerinizi MARTAVAL olarak değerlendiriyorum. Masal anlatıyorsunuz masal! Üstelik kötülerin masalı bu.
Belki sizin masallarınızı dinleyip, çıkarları için sizi alkışlayan, lehinizde konuşan Medine Boz gibi destekçilerinizin kendi içinde çelişkileri olan, vıcık vıcık yağ kokan konuşmaları, yeğeniniz Nazan Kaya’nın yazdığını tahmin ettiğim, ama damadınız Mahmut Kaya’nın bir türlü okuyamadığı sipariş metinler örneğinde olduğu gibi, inanmasa da sizi alkışlayan tribün amigolarınız olabilir. İnanılır gibi değil ama gerçek. Bir Genel Kurulda, Federasyon Başkanının 1nci, ikinci dereceden akraba sayısı, eşi dostu, Genel Müdürlüğün delege sayısından fazla. Buyurun buradan yakın.
Bu nedenle, unvanlarınız arasında artık “şiddeti alkışlayan başkan” unvanı da eklenmiş oldu.
Adında satranç olan hiç bir şeye yakışmıyorsunuz!
O genel kurulda sizi alkışlayan ama satrançla zerre kadar ilgisi olmayan bu delegelere çok yakışıyorsunuz.
Size söz veriyorum! Bu masal sona erecek, kitap kapatılacak.
Tekrar söylüyorum!! Size yakışan bu delegelerle oynamakta olduğunuz bu masal yakında sona erecek.
Artık sona geliyoruz.
Not: Çok yazacağım çok!