Batum’dan Sonra (FIDE Seçimleri)
FIDE seçimleri
Batum’da düzenlenen Dünya Satranç Olimpiyatları sırasında FIDE Genel Kurulu da gerçekleştirildi. Seçimlere 2 aday katıldı. FIDE Başkanvekili ve Yunanistan Satranç Federasyonu Başkanı Georgios Makropoulos ve Rusya Başbakanvekili Arkady Dvorkovich. Bu iki adayın dışında bir de İngiliz büyükusta Nigel Short başkanlık seçimlerinde bir listeyle aday olarak kendini gösterdi. Ama baştan sona bunun bir aldatmaca olduğunu herkes biliyordu. Seçimlerde en fazla 2 oy alabilecek olan Short’un adaylığı tamamen Makropoulos karşıtı bir kandırmacaydı. Tabi kananlar için. Etik değerler açısından satranç adına utanç duyduğum bu şahsın en büyük özelliği insanlar hakkında dedikodular yapması, herkesin içinde küfürlü konuşmaları, iftiraları, gerçek dışı ifadeleri ve Suat Atalık ile yakın dostluğu. “Körle yatan şaşı kalkar” deyişi bu duruma çok uygun.
Adayların seçim kampanyaları
Bir tarafta Rusya’nın maddi, siyasi ve hukuki desteğiyle yarışan Arkady Dvorkovich, diğer tarafta ise bir satranç emekçisi olan ve yaşamını satranca adamış Makropoulos. Aslında adaylık listelerinin ilan edildiği ilk günden son iki güne kadar Makro çok büyük bir farkla önde gidiyordu. Yıllar içerisinde kurduğu dostlukları, neredeyse her federasyona yaptığı fikirsel yardım ve danışmanlık destekleri, insanlığı ve satranç aşkı son iki güne kadar çok önde bir seçim kampanyası götürmesini sağladı. Dvorkovich ise önemli bir satranç geçmişi olmaması nedeniyle farklı alanlarda gücünü kullanmayı tercih etti. Ben bir anlamda bilgi-ahlak-romantizm ile paranın-siyasetin yarışı gibi gördüm bu seçimleri. Makro, FIDE’nin bugüne gelmesinde Kirsan ile birlikte en büyük emek sarf eden kişiydi. FIDE mevzuatının oluşması, turnuvaların çeşitliliği ve niteliğinin yükseltilmesi, teknolojilerin kullanılması, kuralların yerleşmesi, FIDE’de kurumsallaşmanın gerçekleştirilmesi hep Makro sayesinde oldu. Kirsan maddi olarak kapıları açıyor, Makro ise hukuki, teknik ve işlevsel olarak FIDE’yi ayağa kaldırıyordu.
Makropoulos kampanyası ve benim desteğim
Makro aynı zamanda benim de 2001 yılından sonra akıl hocam oldu. Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz, ama Gülkız Tulay yönetiminin tüm uğraşına rağmen yıkmayı başaramadığı satranç gelişiminde, Makro’nun bana verdiği öneriler asla yadsınamaz. Arada farklı düşündüğümüz ve tartıştığımız zamanlar olsa da dostluğum yaşam boyu bakidir. İlk kez Ekim 2017’de benimle bağlantı kurup seçimlerde aktif olmamı istediğinde (o zaman kendisi aday değildi henüz) adayın kim olduğuna bağlı olarak elimden geleni yapacağımı belirttim. 2018 Nisan ayında beni arayıp aday olacağını söyledi. Desteğimi istedi ve bir saniye düşünmeden evet dedim. Tekrar istesin, tekrar destek olurum. Suat Atalık, 7 Ekim 2018 tarihinde kaleme aldığı Cumhuriyet Gazetesindeki köşede, benim Makro’nun standında, Makro’nun oğluyla birlikte sürekli bulunduğumu yazmış. Açıkçası bu arkadaşın ilk kez doğru bir şey yazdığını görüyorum. Makro benim ağabeyim, oğlu da yeğenim gibidir. O nedenle o stantta bulunmak benim için onurdu. O kampanyada bulunmak bir vefa borcuydu, ve asla da bitmeyecek bir borçtur o. Her ne kadar günümüzün yozlaşmış ahlaki değerleri içerisinde geçerli akçe olmasa da, benim için dostluklar, vefa, karşılıklı güven ve dayanışma önemli olgular. Suat Atalık ise, ülkesini (Bulgaristan) dolandıran, Atatürk’e hakaret eden, Avrupa Satranç Birliği ve ulusal federasyonların paralarını zimmete geçiren, rüşvet ve zimmet suçlamalarıyla ceza alan Sivio Danailov gibi bir adam ile birlikte hareket ediyor, dostluğu tercih ediyor. Herkesin yeri belli. Bu kez doğru yazdı ne diyeyim, kırk yılda bir yapıyor bunu. Suat Atalık, Makro’nun evinde misafir ettiği, sofrasında ağırladığı bir kişi. Benim için vefa önemli bir duygu, Suat için bir semt. Makro’nun kampanyası aslında çok iyi başladı ve çok iyi devam etti ama iyi bitmedi.
Dvorkovich kampanyası
Yeni FIDE Başkanı Arkady Dvorkovich’in babası rahmetli Vladimir Dvorkovich iyi bir arkadaşımdı. Ülkemize defalarca hakem olarak davet ettiğimiz bir kişiydi. Sonuçta babasını düşündüğümde, Dvorkovich’in insanlığı konusunda söylenecek olumsuz bir şey bulmak zor olur. Ama seçim kampanyasını takdir etmek mümkün değil. Yani benim bakışım öyle. Birçok kişi kazanan her zaman haklıdır diyebilir. Ama ben tek başıma ayağa kalkıp, “böyle kazanacağıma defalarca kaybetmeyi tercih ediyorum” diyorum, üstelik bugün diyorum. Bizim akbabalar bunu yetiştirsinler, durmasınlar.
Dvorkovich’in seçim kampanyasıyla ilgilendirilen taktikler bana göre hiç hoş değildi. Birkaç tanesini vurgulamak istiyorum.
Sırbistan Federasyonun oyuna karşılık sponsorluk aldığı için altı ay süreyle FIDE’den ihraç edilmesi
Sırbistan federasyonu, Dvorkovich’i desteklemek için rüşvet aldığı iddiasıyla FIDE Etik Kuruluna gönderildi ve yapılan yargılama sonucunda altı ay ceza aldı, genel kurulda oy kullanamadı. SSF delegesi Goran Uroseviç’in zorla değiştirilmesi, verdiği ifade anlattığı olaylar spor ahlakı açısından utanç verici şeyler. FIDE Etik Kurulu, SSF’nin menfaat karşılığı oyunu değiştirdiğini, FIDE Etik kodlarına aykırı davrandığını kabul etse de, bu konuda Dvorkovich ile bir bağlantı bulunamadığı iddiasıyla, Dvorkovich ile ilgili diğer suçlamayı düşürdü. Yani Sırbistan Federasyonunun birilerinden Dvorkovich’i desteklemek için para aldığı sabit görüldü, ama kimden olduğu belli değil. Bunlar satranç adına hiç hoş şeyler değil. FIDE Başkanının ve adaylarının da bunlarla gündeme gelmesi de hoş değil. Ama hukuka saygı gösteriyoruz. Öyle yapmamız lazım.
Bir başka olay ise İsrail Satranç Federasyonunun, Dvorkovich’i destelemek için doğrudan Başbakan Netanyahu’dan talimat alması, bunun için de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Netanyahu’dan basın toplantısında açık talepte bulunması. Neredeyse her ülkede Rusya Büyükelçilikleri ve konsoloslukları Vladimir Dvorkovich’in o ülke federasyonu tarafından desteklenmesi için girişimde bulundu. Ulusal Olimpiyat Komiteleri, Spor Bakanlıklarına inanılmaz bir diplomatik temas girişiminde bulunuldu. Örneğin, İtalya Satranç Federasyonu ve yakın dostum Gianpietro Pagnoncelli’nin seçim sabahı Batum Sheraton Otelinin kahvaltı tarasında nasıl baskı altına alındığını ben gözlerimle gördüm. Gianpietro’ya, İtalya Spor Bakanı, Ulusal Olimpiyat Komitesi Başkanından büyük baskı geldi. Dvorkovich’i desteklemezse (ki Makro’nun en büyük taraftarlarından birisiydi) FSI’ya verilen desteğin sorgulanacağının kendisine söylendiğini bizzat kendisinden duydum.
Bunları anlatıyorum, çünkü süreç içerisinde unutulabilir. Bir başka örnek Laos Satranç Federasyonu delegesine yapılan eziyet. Makro’nun yanında olan John, ülkesine tekrar dönme konusunda endişeleri olduğunu belirtiyordu. Dvorkovich’e destek verilmesi için; Rusya Devletinin bağlantı kurup “ısrarlı talepte” bulunduğu, Türkiye dahil, tek bir ülke yoktu bana göre. Yunanistan dahil!
Tüm bu talepler seçimin son gününe kadar devam etti.
Seçim’den önceki gün
Seçimden önceki güne kadar, Makro açık ara önde gidiyordu. Bir önceki akşam dengeler birden değişti. Suat Atalık kirlettiği köşede, Jorge Vega’nın, yani Amerika Kıta başkanın taraf değiştirdiğini söylüyor. Ama doğrusu bu değil. Jorge, Suat’ın tanıdığı alçaklardan değildir. Jorge, Che Guevara’nın arkadaşıdır, devrimde askeriydi.
Atalık’a bu bilgiyi veren Nigel Short, bundan eminim. Gerçekle ilgisi yok. Nigel Short ne derse aksinin doğru olduğunu düşünebilirsiniz. Atalık’a da tavsiyem budur. Seçimde taraf değiştirenler yakın coğrafyamızda, etnik kökenle grup olarak hakaret eden bir birlikti. 16 federasyon bir gecede karşı tarafı desteklemeye karar verince, domino etkisiyle bu Asya’daki bazı diğer federasyonlar da bunu takip etti. Bir gecede 22-25 oy değişti. Fark da Dvorkovich’in lehine döndü.
Dvorkovich 101-78 seçimleri kazandı.
Kirsan Ilyumzhinov’un Durumu
Kirsan; maalesef hakkındaki bana göre gerçek dışı iddialar, kendisinin ABD Finans Bakanlığı tarafından kara listeye alınması nedeniyle FIDE Başkanlığından uzaklaştırıldı. Bana göre Dünya Satrancına en üst düzeyde hizmet etmiş iki kişiden birincisi Kirsan Ilyumzhinov’dur. Ardından da Makropoulos gelir. Kirsan ile ilgili iddiaların temel nedeninin ABD Bakanlığının kara listesinde olması, bunun nedeninin de Kirsan’ın iş yaptığı bir Suriyelinin, İŞİD ile iş yaptığı iddiası olmasının altını çiziyorum.
Yeni seçilen FIDE Başkanının da ABD’nin listesinde “izleme” konumunda olması, buna karşılık ABD Satranç Federasyonu (USCF) kendisini desteklemesini de manidar buluyorum.
Aslında yıllarca Kirsan’a Rusya’daki durumu nedeniyle, politik bağlantıları yüzünden, haksız eleştirilerde bulunan Batı dünyasının satıcı delegelerinin, bu kez Dvorkovich’in yanında olmasının, iddialar değil ama kişisel problemleri nedeniyle bir duruş sergiledikleri etik dışı bir durum olduğuna inanıyorum.
Kim ne derse desin, Kirsan Ilyumzhinov olmasaydı, Dünya satrancı bugün olduğu yerde olamazdı. Kirsan’ın satranç aşkı kimsenin anlayamayacağı kadar büyüktür. Umuyorum bir gün hak ettiği itibar kendisine tekrar verilir.
Kirsan benim için yaşam boyu bir dosttur.
TSF’nin Durumu
TSF web sitesinde ve Gülkız Tulay’ın köşesinde, kendilerinin Dvorkovich’i desteklediği belirtiliyor. Bu doğru ama, başından beri değil. Aslında uzun bir süre Makro ile pazarlık yürütüldü. TSF kazananın yanında yer almaya çalıştı. Solakoğlu’nun seçim öncesinde Makro’yu arayarak “Sizle birlikte olmak istiyoruz” mesajı, Batum’daki görüşmeler sonuç vermedi. Makro net bir şekilde Gülkız Tulay’ı artık yönetime almayacağını kendilerine belirtti. Bunun en büyük nedeni, kendisine karşı Antalya’da FIDE Toplantısında yapılan kaba davranışlardı. Makro, 2017 yılında Antalya’dan dönerken benimle yaptığı telefon görüşmesinde “36 yıldır Türkiye Satranç Federasyonuna destek verdim, her zaman iyi ilişkilerimiz oldu, ilk kez böyle bir kaba davranış gördüm. Bundan sonra asla Gülkız Tulay ile birlikte hareket etmem” dedi.
Bunun nedeni, Meksika’da herkes uyurken, Antalya’da yapılan toplantıda kaybettiğimiz turnuvanın kabahatini Solakoğlu ve Tulay’ın Makro’ya yüklemesiydi. Anımsamak isteyenler için haberi tekrar paylaşırım isterseniz.
Hiçbir çaba göstermeden kazanmaya alışmış, emek vermeden turnuva almaya çalışan bu arkadaşlardan beklerim. Bu sözler doğru mu yanlış mı, Makro orada, inanmayan sorsun.
Nisan ayında buluştuğumuzda, Makro benden bir ricada bulundu. Eğer kendisi kazanırsa, TSF’ye karşı olan muhalefetimi bitirme konusunda söz istedi. Ben de söz verdim. Eğer sen kazanırsan bir daha ağzımı açmam diye. Çünkü bunun satranç adına çok büyük bir kazanım olacağını düşünüyordum.
Sonuçta, Batum’da, Tulay ekibi Makro’dan yüz bulamadı ve Dvorkovich’e yanaştı. Desteklediler. Sonuçta kazandılar. Bence politik açıdan doğru olanı yaptılar. Politik doğrunun her zaman etik olarak doğru olmadığını belirtmek lazım. Tabii bu kararlarında benim nerede durduğum da önemli bir etken oldu. Emin olun bu on beş gün süresince, yani Batum’da bulunduğum zamanda, her gün Yusuf Doğruer, Aşkın Keleş, Özgür Solakoğlu’nun yüzlerini görmek benim için çok zor bir şeydi. Şahsen ne bizim satrancımıza ne de dünya satrancına zerre kadar faydalarının olmadığına inanıyorum bu arkadaşların.
Gülkız Tulay’a gelince. Kendisine Batum’da hayran oldum. Bir Genel Kurul’da 10 saat boyunca kıpırdamadan kürsüde oturup, tek bir kelime anlamadan dinlemek için cidden sabır lazım. Bu arkadaşımızın bu kadar dirayetli olmasına hayran olmamak mümkün değil. Umuyorum bugüne kadar sadece bir kartvizit olarak kullandığı FIDE Asbaşkanlığı unvanı, hiç olmazsa bundan sonra Türkiye Satrancına bir yarar getirir.
Arkady Dvorkovich FIDE Başkanı
Arkady Dvorkovich yeni FIDE Başkanı. Umuyorum sporumuz adına hayırlısı olur. Nigel Short, Gülkız Tulay gibi asbaşkanlarıyla neler yapacak hep birlikte izleyeceğiz. Yeni Başkanın büyük bir heyecan ve motivasyon içinde olduğunu görüyorum. En azından dinamizmi ve çalışkanlığı, politik bağlantılarının bu spora yarar sağlayacağını düşünebiliriz. Kendisinin gözlerinde başarma azmini görmemek mümkün değil. Ama yakın zaman içinde yanında bulunan Nigel Short, Silvio Danailov, Gülkız Tulay gibi kişilerle çok fazla bir şey üretemeyeceğini de anlayacağına eminim.
Bir aylık istek ve çalışmasını görünce umut duyuyorum. Diliyorum ki, yanındaki kişileri doğru seçer, seçimlerin ardından FIDE’ye ve Dünya satrancına huzur, barış ve başarı getirir. FIDE’yi tekrar birlikte hareket eden bir ekiple yönetir.
Ben Makro’nun dostu olmanın, arkadaşı olmanın onurunu hiçbir unvana değişmem. Yaşamımda tanıdığım en zeki, ahlaki olarak düzgün ve satranç aşkıyla örnek bir kişi. Dostluğumuz devam edecek. Hiç kimse onun yanında olmasa da ben olurum. Geçmiş olsun diyorum.
Bazen onurlu şekilde kaybetmek, kazanmak daha iyidir.
Satranca hayırlı olsun!