Batum’dan sonra (1)
43. Satranç Olimpiyatları Batum’da sona erdi. Baştan sona başarılı bir organizasyona ev sahipliği yapan komşumuz Gürcistan’a, Gürcistan Satranç Federasyonuna ve Zurab Azmaiparashvili’ye teşekkür ediyorum. Çok güzel bir organizasyon gerçekleştirildi. Açılış töreninden kapanışa kadar her şeyin güzel olduğunu söylememiz mümkün.
Ben neden Batum’daydım?
Ben bu organizasyona FIDE Onur üyesi olarak davet edildim. Bunu özellikle anımsatmakta yarar görüyorum. Çünkü TSF’nin başkanı ve yönetim kurulu üyelerinden bazıları neden orada olduğumu, son derece kaba bir şekilde organizasyona sormuş.
Aslında haklılar! Empati kurmak lazım. Bir an kendinizi Yusuf Doğruer ya da Aşkın Keleş yerine koyun! Sizi çok rahatsız edebilir ama rica ediyorum deneyin. Hatta daha zor bir şey isteyeyim, bir kaç saniye için Özgür Solakoğlu olduğunuzu düşünün! Sadece bir kaç saniye, rica ediyorum.
Bu arkadaşlar, kendileri gibi harcırah almayan başkalarının; yeyip, içip yatmayan birisinin neden böyle bir organizasyonda olduğunu anlamakta zorluk çekiyorlar. O nedenle yukarıda açıklama gereği duydum.
Yoksa böyle açıklamaları neden yapsınlar, değil mi?
Örneğin Özgür Solakoğlu isimli yönetim kurulu üyemiz, ECU Başkanına ve başka yetkililere “Silvio Danailov sizin için neyse, Ali Nihat Yazıcı da bizim için aynı şey” demiş. Ben zamanında sıkıştığında maddi olarak destek olduğum, işsiz kaldığında iş verdiğim bu eski arkadaşıma bir yanıt vermek istiyorum buradan.
Silvio Danailov, yani Bulgaristan Satranç Federasyonu eski başkanı, Avrupa Satranç Birliği eski başkanı, dolandırıcılığı sabit görülmüş, ahlaksız, rüşvetçi, zimmetine para geçiren bir kişi olduğu için sevilmiyor ve istenmiyor. FIDE’den ceza almış. Ülkesinde hakkında ceza davaları soruşturması var. Benimle karşılaştırmanız size yakışıyor, çünkü bu gibi şeyler sizi rahatsız etmiyor olabilir. Ama benim geçmişimde böyle bir durum yok. Örneğin ben asla otellerdeki masaj ücretlerini ekstra yazdırıp federasyonuma ödetmedim. Çalmadım, çırpmadım, zimmetime para geçirmedim, usulsüz tek bir işlem yapmadım. O nedenle beni bu kişiyle karşılaştırmanız doğru değil. Benim orada olmam sizi rahatsız ediyor olabilir, ama çatlasanız da patlasanız da ben FIDE Onur üyesiyim. Bilginiz olsun. Sizin anlayamayacağınız asla ulaşamayacağınız şeyler bunlar. Benim olduğum evrende, “erdemli olmak” olarak tanımlanan olgular var.
Özgür Solakoğlu bu söylediğini ya reddetsin, ya da açıklama yapsın. Buradan yayınlayayım.
Kendi adıma, ben harcırah için çizme yalayan, üç kuruş harcırah için yalakalık yapan, satranç aşkımı koltuk sevdasına satan, dostlarıma ihanet eden bir alçak değilim. O nedenle bu karşılaştırmayı çok çirkin bulduğumu bildireyim. Neyse sanırım yakışan yanıtı, yukarıda yazdığım satırlardan önce, söylediğiniz kişiden de aldınız, umarım anlamışsınızdır. (İngilizce açısından)
Kıymetli okurlarıma ve dostlarıma belirtmeliyim ki, bizim yönetimimiz ve çalışan profesyonellerimiz dışında, beni gören herkesin iltifatlarına, sıcak ilgisine ve dostluğuna mazhar oldum. Yani doğru olan benim, en ufak bir endişem yok. Türk satrancının bugünkü konumunun benim dönemim sonucunda olduğunu, mimarının ben olduğumu neredeyse herkesten duydum.
Özgür Solakoğlu, Nilüfer Çınar gibi satranççı yönetim kurulu üyelerimize anımsatmak isterim ki, bu işlerin bir de yarını var. Unutulmaz bunlar! Tıpkı 10 sene önce yaşananların unutulmadığı gibi…
Benim orada olma nedenim satrançtı, dostlarımdı, unvanımdı. Ama ben merak diyorum: Özgür Solakoğlu, Nilüfer Çınar, Yusuf Doğruer, Aşkın Keleş, Halil Hilmi Darı, Sultan Daban, Ahmet Haznedaroğlu neden oradaydılar? Ne yaptılar mesela? Orada oldukları sürece Türkiye satrancına ya da Dünya Satrancına hangi katkıları verdiler? Kaç lira harcırah aldılar. Ekstraları karşılandı mı? Doğru mudur, bu kişilere tüm masraflarından sonra 90 ile 100€ arasında değişen günlük harcırah ödendiği? TSF Başkanı Gülkız Tulay 1 €’nun kaç TL olduğunu biliyor mu?
Zaman içerisinde öğreniriz.
Batum, 10uncu Olimpiyatımdı… Dahası da gelecek sağlıklı olduğum sürece…
devam edecek..