TSF’de neler oluyor?
Konya’da düzenlenen ligler sırasında yöneticisi olduğumu İTÜ SK Satranç Takımı nedeniyle 1-2 gün de olsa liglerde yer alma şansım oldu.
Sportif olarak bakarsanız, kıyasıya bir mücadele var. Satrancın güzelliklerini tahtada görmek mümkündü. Kıl payı, yanlış bir hamle ya da yanlış masa seçimi nedeniyle düşen, çıkan, şampiyon olanları; yani bu sporun güzel taraflarını görebileceğiniz sporcuları, takımları ve inanılmaz mücadeleyi hissettik.
Diğer taraftan bu güzelliğe hiç yakışmayan ve artık akıl dışı bir şekilde kötü yöneten TSF yönetimi de oradaydı. Tahtada güzellik vardı, yönetimde beceriksizlik.
Bana göre satrançta 15’i bir araya gelince bir sporcunun bir hamlesi kadar satranca yararı olmayan yönetim kurulu üyeleri top yekun oradaydı. Olsunlar bakalım. Aileleriyle oradaydılar üstelik. Duyan gelmiş. Bir yöneticimizin eşinin lobide bir diğeriyle olan konuşmasına kulak misafiri oldum.
“Gülkız Tulay hanım çok zarif çok nazik birisi, ne zaman organizasyon olsa bizleri de davet ediyor”
İyi de hanımefendi, kendi parasıyla davet etmiyor, satrançtan gelen ve satranca harcanmayan parayı sarf ederek sizleri ağırlıyor. Federasyon kasasından yapılan ağırlamaya nezaket değil, ben olsa olsa yağmalama derim.
Konya’da toplam 48 saat olamadım, bir gece kalabildim. Sabaha kadar kulüplerin ziyaretleri, görüşmeleri, yöneticilerden gelen telefonlar moralimi zirveye taşıdı.
“Başkanım kurtarın bizi bunlardan” diyen sporcular, “Zerre kadar satranca yararı yok bunların” diyen kulüp yöneticileri, onlarca kişiyle görüştüm. Neredeyse hiç uyumadım diyebilirim.
Organizasyon her zamanki gibi süperdi. Gülkız Tulay’ın doğru yaptığı tek şey, benim yetiştirdiğim mükemmel organizasyon ekibine dokunmamak. Onlar da işini biliyorlar.
Ama satrancın sportif ve idari yönetimine gelince durum aynı değil. Tam bir felaket yönetim var.
Gülkız Tulay tekrar aday olacak, olmak istiyor, bunların tüm sinyalleri var. Bugüne kadar TSF Başkanlığında kalmasına izin veren, yaptığı hukuk dışı ve bazıları cezai sorumluluk gerektiren hatalarını görmemezlikten gelen Bakanlık, Genel Müdürlük acaba kendisini tekrar destekler mi bilemiyorum. Yönetimde bulunan iktidar partisi temsilcileri satrançla ilgisiz olduklarından dolayı, belki ne kadar kötü bir yönetim gösterildiğini bilemiyor. İçinde olduklarından dolayı da, anlamadıkları, ölçemedikleri bir konuda güvenerek Gülkız Tulay’a destek veriyorlar. Ama durum o kadar vahim ki…
2017 yılında Mustafa Eroğlu’nun TSF’ye taktığı binlerce lira şahsi borca karşılık tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını, fakir fukara kulüplerin ödeneğini kesen Gülkız Tulay bu şekilde Mustafa Eroğlu’nun federasyona olan borcunu azaltmaya çalışmıştı. Benim şikayetim üzerinde de bir yıl sonra Karaman kulüplerine ödeme yapılmıştı. Dünyanın herhangi bir ülkesinde zimmet davası açılabilecek bu soruşturmada, genel müdürlükçe ve savcılıkça ödemeler bir yıl sonra yapılınca takipsizlik kararı verildi.
Aynı şekilde milli sporcu belgesi skandalı da benzer bir sonuç verdi. Avrupa Okullar, Dünya Okullar yetmemiş gibi, bir de Avrupa Kulüpler Şampiyonasında ELO’su olmayan öğrenci sporcular kadrolara yazılarak milli sporcu belgesi skandalı patlak verdi. Yine ben şikayet edince bu belgeler verilmedi. Genel Müdürlükçe konu incelenince sanırım “siz ne yapıyorsunuz?” gibi bir sopayı görünce TSF yönetimi akla ziyan bir çözüm buldu. Milli sporculuk belgesi verilmesini kendi kendine kısıtladı. Yani aynı tür bir turnuvada briç sporcusu, atlet, boksör, badmington sporcusu belge alabiliyor, ama satranç sporcusu alamıyor.
Kurunun yanında yaş da yandı!
Nasıl ama?
TSF yönetimi o kadar kötü yönetiyor ki, koltuklarından kalkmaktan korkuyorlar ve kalkmamak için de akla ziyan kararları almaya devam ediyorlar. Süper Ligde çocuk masaları kaldırıldı, şimdi de diğer liglerde kaldırmaya çalışıyorlar.
Bir dönem daha yönetmek için. Ellerinden ne gelse yapacaklar.
Tatvan Satranç Eğitim Spor Kulübü şampiyon oldu biliyorsunuz. Bunun arkasında büyük bir sponspor iş adamı var. Satranç aşığı. Gülkız Tulay bu beyefendiye; “siz nereden istiyorsanız oradan yönetime girin” diye teklif götürdü. Kulisler bununla çalkalanıyor. Bu kadar başarılı ve satrancı bu kadar seven bir insan sanırım doğruları yanlışları analiz edebilir ve bu teklifi doğru şekilde değerlendirir. TSF yönetiminin yapmacık güzel yüzünün arkasındaki çirkin yönetimi keşfedebilir umarım!
Milli takımı ve alt yapıyı kötü günler bekliyor
Görünen köy kılavuz istemez. Hazırlık yapmadan ve hiç bir yatırım olmadan, Olimpiyatta 6ncı olup ilk ve son kez ödül verilen A milli takımımız, ardından katıldığı Dünya Kupasında beşinci olmuştu. Sibirya’da Khanty Mansysk’te düzenlenen 2017 Dünya Kupasında, kafile başkanı ve başkanvekili Aşkın Keleş, açılış törenine uygunsuz bir kıyafetle katılmış, kapanışa kadar da ortada görülmemişti. Aşkın Keleş’in Khanty Mansysk’in güzelliklerine hayran olduğu ve yoğun bir şekilde buna mesai harcadığı söyleniyor.
Aynı arkadaşın Batum’da 2018 yılında düzenlenen Satranç Olimpiyatlarında servet gibi harcırah aldığı da çok eleştirilen bir konuydu. Şimdi milli takımlarla sorumlu bu yöneticiye servet gibi harcırah ödenip, oradan oraya her yere görevlendirme yapılırken, milli takımlara bir kaç bin euro verilip hoca tutulmadığını biliyor musunuz?
TSF kaynaklarından öğrendiğimiz kadarıyla Millilerimiz Batum Olimpiyatlarına kendi kendilerine hazırlandı. 5 sporcumuz bir otele yollandı. O otelde “çalışın siz akıllı çocuklarsınız” diye hazırlık yapmaları istendi.
Şimdi bakalım Avrupa Takım Şampiyonasına nasıl hazırlanacak millilerimiz?
Ben Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, Genel Müdür Yardımcısı Veli Ozan Çakır’a hayret ediyorum. Yani devletin parası böyle çarçur edilecek, bir federasyonun satrançla zerre ilgisi olmayan yöneticileri hamuduyla harcırah götürüyor, ama bu beyefendiler kalkıp “Siz neden bu milli takımı bu ülkeye yakışır bir hocayla hazırlamıyorsunuz?” diye sormuyorlar.
Yani benim aklım almıyor. Bunun tek nedeni bu kötü yönetimin hatalarını görmemezlikten gelmek olabilir.
Böyle spor olur mu? Hangi sporda görülmüş, hocasız hazırlanmak.
Bu TSF gidiyor alakasız ilgisiz Türkiye’de onlarcası var olan IM’leri ya da GM’leri hoca diyerek getiriyordu geçmişte. Şimdi de hiç getirmiyor.
Şöyle adam gibi bir hoca getirin. Bakın bu takım ne yapıyor?
Rusya milli takımı 5 sporcusu için 5 sekondant büyük usta (her birisi süper büyük usta düzeyinde) ve 2 masör 2 psikolog ile yarışmaya geliyor. Federasyon Başkanı sporculara kahve çay taşıyor yanlarından ayrılmıyor. Hepsi artist gibi giyiniyor, pırıl pırıl örnek oluyor. Ne ekersen onu biçersin.
Bizim Aşkın Keleş de Khanty Mansysk’te otel sporlarıyla KM’nin güzellikleriyle zaman harcayıp takımla ilgilenmiyor. Yahu bu arkadaş çıkıp bir yazsın, ben 10 günde şunları yaptım diye.
Dünya Kupası derecesinden dolayı ödül verilmedi biliyorsunuz. Nasihat bile vermedi Gülkız Tulay sporculara. Sadece başarının üzerine oturdu. Utanmadan sıkılmadan genel kurulda çıkıp kendi başarısıymış gibi sunmaya kalktı.
Vizyon meselesi. Birileri Dünya Kupası beşinciliğini piyangodan çıkmış başarı sayar, oysa ben bu takımın olimpiyat kazanabileceğini düşünüyorum. Avrupa Takımlarda ilk üçe girebilirler.
Ama çalışmadan olmaz.
Avrupa Takımlara böyle gidiyoruz.
Ne olur? İyi bir takımımız var. Hazırlık olmadan 8-20 arasında bir derece alırız.
Ama dünya çapında bir hoca gelirse, 3-4 sekondant ile oynanırsa ilk üçe gireriz.
İyi mi olur? Biz havalara zıplarız. Ama yönetim için ne önemi var değil mi?
O parayı spora harcayacaklarına, Aşkın Keleş’in harcırahına, Özgür Solakoğlu’nun çevirmen olarak başkanın yurt dışı seyahatlerine eşlik etmesine, yönetim kurulu üyelerinin otel paralarına harcarlar.
Ama sporcu kabul etmiyor! Kulüpler kabul etmiyor!
Ben önümüzdeki sene hiç bir politik gücün bu yönetimi görevde tutmaya yetmeyeceğine inanıyorum.
Her Şey Çok Güzel Olacak! Hava ısınıyor…