(Ç)akıl Oyunları

Share Button

Gülkız Tulay yönetiminde satrancımızın dibe vuruşunun en beter kötü örneklerinden birisi de Akıl Oyunları içine itilmemiz. Öncelikle satranç, sadece bir oyun değil, kökeni milattan önceye dayanan, bir kültür, spor, sanat. Bunu bilmeyen, anlamayan, sporcularının olimpiyat şampiyonluğunu reddedip mahkemelere taşıyan, biçare, bilgisiz, ilgisiz bir yönetim, kendilerine bırakılan binaları nasıl satrançtan arındırıp, nefret ve öfkeyle kalkıp, zararla oturuyorsa, Milli Eğitim Bakanlığıyla 2 Haziran 2005 tarihinde imzaladığım ve Dünya Satranç Tarihinin en önemli mihenk taşlarından birisi olan protokolü de kuşa çevirmişler.

Satrançta gün ve gün gücünü kaybeden, muhakeme yeteneğinden uzaklaşan insanların ilk yaptığı şey daha dar bir alanda kendilerini tatmin etmektir. Yönetim Kurulu üyesi ve defalarca Türkiye Kadınlar Şampiyonu olan Nilüfer Çınar, aynı zamanda uluslararası usta. Hatta ilk WIM sporcumuz. Ancak zaman içerisinde satrançla olan ilgisi ve satranç sevgisi tamamen yok olduğu için, satrancın verdiği ve hala sahip olduğunu sandığı muhakeme ve zihinsel becerilerini önce mangalaya kaydırdı.

Yani bir satranç kitabı yazsa, “herkes yazıyor eksikliklerim orada görülebilir, iyi iş yapmaz” kaygısıyla olsa gerek, mangala kitabı yazdı. Ama kitapta intihal yapmakla suçlandı ve hakkında dava açıldı. Umuyorum bu davadan kurtulur.

Nilüfer Çınar, Gülkız Tulay’ın en yakınında olan satranççı arkadaşımızdı. Ama Gülkız Tulay’ın yaptığı yanlışları düzeltmek bir yana dursun sürekli konformist oldu ve Başkanın hatalarını düzeltmeye hiç gayret göstermedi.

Satrançla Büyüyorum Spor Kulübü Derneğine bulaştı! Bu derneğin kurucularının bir kısmının 15 Temmuz’da başarısızlıkla sonuçlanan kanlı ve hain darbe girişiminden sonra ortadan kaybolduğunu, Başbakanlık Tanıtma Fonundan ve Spor Totodan aldıkları devasa kaynağı yok pahasına kullandığı hepimizin bildiği ve eleştirdiği bir konuydu. Dernek artık kağıt üzerinde var ve Derneğin resmi adresi yıllarca Nilüfer Çınar’ın adresiydi. Anımsatmak istedim.

Son zamanlarda bir akıl oyunları furyası aldı gidiyor. Okullarda akıl oyunları dersleri açılıyor ve bu derslere de çeşitli öğretmenler giriyor. Şimdi bir an yerinizde oturun, geri yaslanın ve şöyle bir durum hayal edin. Çocuğunuzu bu derse götürdünüz kaydettirdiniz. Öğretmen “ben eski go ustasıyım” diyor. Dersiniz ki, “go varsa o zaman akıl da vardır, olur yani bir zararı yok”. Tüm dert bu.

Ben bir satranççı olarak, gelişmemiş bu oyunların içinde satrancın zikredilmesinden rahatsızlık duyuyorum. Satranç farklıdır. Satrancı akıl oyunu olarak görmekle (ç)akıl oyunu olarak görmek arasında bir fark olmaz. Diyeceğim bu gidişle bizim satranççı eskileri zarlara sarılıp tavlaya da merak salabilirler.

Tavlaya hiç bir itirazım yok, ama ikisi veya hepsi farklı şeyler.

Satranç bir spordur.

Gün olacak bu federasyon kendilerinden çok satrancı seven insanların yönetimine girecek. O zaman bunların hesabı hukuk önünde sorulacak.

 

Share Button