Türkiye Dedikodu Federasyonu

Share Button

Genel Kurula az bir süre kala, TSF raporları yayımlandı. Raporlar evlere şenlik… Federasyonun ne kadar kötü yönetildiğinin göstergesi… Tabii bu benim görüşüm. Vizyonsuz, ileriyi göremeyen sadece kişiler üzerine dayalı politika ile yönetilen bir federasyon yönetiminde başka bir sonuç çıksa şaşardım.

Kişiler bilgisiz olduğu zaman, yönetmekten aciz olduğunda, mevhumu anlamadıklarında, sadece mührün gücü geçerli olduğunda; koltuklarını koruma yöntemleri değişiyor. TSF Başkanı Gülkız Tulay da maalesef satranç federasyonunu gerçeklerle yönetmiyor. Farklı yerlerde şahsım ve karşıtlarına yönelik olarak sürekli dedikodu yapılıyor. Ürettikleri dedikodulara ilişkin daha önce de yanıt vermiştim, tekzip de gelmemişti.

Nasıl dedikodular bunlar? Örneğin artık bir ilgimin olmadığı vakıfla ilgili dedikodular. Satranç A.Ş. ile ilgili dedikodular… Or-An sitesindeki binayla ilgili dedikodular. TSF Başkanı Gülkız Tulay’ı o koltuğa 2012 yılında aday gösteren benim. Ne büyük bir hata yapmışım! Ben bir zarar görmedim ama Türk Satrancı büyük zarar gördü bu dört yıl süresince.

Dedikodunun en çirkin ve en kötü tarafı, hakkında gıybet yapılan kişinin bunu bilememesi… Çoğunlukla böyle oluyor TSF’de işler.

Ancak bazen dedikoducu yakalanıyor. Duyduklarıma hep yanıt verdim. Ben dedikodu yapmadım, belgeler ile yanıt verdim.

İşte bu dedikodulardan birine örnek!

dedikoducu1

Aslı astarı olmayan gerçek dışı, çirkin bir dedikodu… Altını üstünü dolduranlar da Başkanlarına yağ çekiyor ve konuyla ilgileri yok… Aşağıda göreceksiniz…

Burada kastedilen kişi benim olduğum açık. Şimdi bir çoğunuz diyebilir ki “yahu ne kısır bir çekişme bu”… Kesinlikle aynı fikirdeyim. Ama benim bazı kriterlerim var. Bir kişi eğer dedikodu yapıyorsa ondan bir hayır gelmez. Dedikodu yapan mutlaka yetersizliğinden yapar. Bir insanın sahip olabileceği en kötü alışkanlık bu… Bu sıradan bir kişi olursa önemsemeyebilirsiniz. Ancak, söz konusu dedikodu, TSF gibi önemli bir federasyonun başkanlık koltuğunu işgal eden sıradan bir kişi tarafından üretiliyorsa, sonuçları önemli oluyor. O nedenle bu insanların yüzüne vurmak lazım bu durumu. Hiç bir federasyon başkanına bu yakışıyor mu?

Tulay yorum yapıyor: “Yazı berbat bir yazıymış!“… Yazı bir gazetecilik harikası, berbat olan bu gerçek habere neden olanlar. Berbat olan haberin içeriğinin oluşmasına neden olan TSF hataları!

Buna karşılık dedikodu yapıp, asılsız iddialarla ile konuyu  değiştirme çabası…  İddia nedir? Efendim ben Bakü’de düzenlenen Olimpiyatlarda yarışmanın yapıldığı alana girememişim. Çok mu önemli girmem? Bence çok önemli değil. O nedenle bunun mevzu bahis yapılması bile gereksiz ve yersiz. Ama bunu iddia eden asıl önemli konuyu geçiştirmek için saptırma, çirkin ve biçimsiz gerçek dışı bir iddiayla geçiştirme yapmaya çalışıyor. İtibarsızlaştırma gayreti var bu  iddianın arkasında! Ama diğer taraftan bu öyle asılsız bir iddia ki… O kadar saçma sapan bir saptırma ki…

Ama diyelim ki giremedim, bu gazeteye yansıyan haberin gerçekliğini değiştirir miydi? Önce haberi inceleyelim! Denildiği gibi berbat bir yazı mı?

Neydi haber? TSF aday olduğu yarışmanın raporuna itiraz etmeyip uyudu!

TSF, 2018 Dünya Küçükler Şampiyonası için başvuruda bulundu. Yine aynı yıl için, büyük bir strateji hatası yaparak, kimsenin başvuruda bulunmadığı ve TSF’ye verileceği için doğal olarak esas önemli organizasyona oy kazanılmasını zora sokacak olan Dünya Gençler Şampiyonasına da başvurdu. FIDE Ajandasında bu iki başvuru var. Yani Dünya Küçükler ve Dünya Gençler, ama Dünya 16 Yaş Altı Satranç Olimpiyatı başvurusu yok. Yani çok açık onun sonradan alındığı. Neyse başvurdu. Ama ne yaptı TSF? FIDE Sitesinde yayınlanan denetmen raporunu dikkatli olarak okumadı! Raporun sonunda yarışmanın yapılacağı bölgeye ilişkin güvenlik zafiyetini belirten, terör çağrışımı yapan bir ifade yer alıyordu. Ne büyük bir aymazlık! Kimler okumadı? Başvuruya imza atan okumadı! İlgili komisyonda konsül üyesi olarak yer alan okumadı. Yönetim okumadı! Başkan okumadı (okusa ne olacak gerçi)…

Yani ne oldu; raporu “Mr and Mrs Brown were fishing in water tank” gibi değerlendirdiler.

Komisyon toplantısında ben okudum, önüme gelir gelmez okudum. İtiraz ettim, itirazım yerinde görüldü, ama sonra öğrendik ki, rapor aylar öncesinde FIDE sitesinde yer almış, yayınlanmış…

Ne diyor TSF Başkanı gazeteye verdiği yanıt şeklindeki açıklamada? Gülmekten karnım ağırdı. Traji komik çünkü! Diyor ki “Ali Nihat YAZICI söylemese kimsenin haberi olmayacaktı“….

Yani eğer TSF’den söz ediyorsa doğru bir açıklama… Neden haberiniz var ki sizin… Bir organizasyona başvuruyorsunuz raporunu okuyup anlamıyorsunuz.

Her neyse, fikri olmadan zikri olan iyi niyetli olduğuna inandığım bir arkadaşımız altına yorum yapmış;  “16 yaş altı satranç olimpiyatları ve Dünya Gençler gibi iki prestijli organizasyonu almış daha ne yapsın” 

Yok öyle değil gerçekler. Bu organizasyonlar çok prestijli ve çok doğru organizasyonlar, o doğru! Alınmasını da alkışlıyorum. Ama Türkiye bunların ikisini de almak için başvurmamış, birisi var başvuruda ama diğeri yok! O zaman bakmak lazım nasıl olduğuna bu durumun! Yani vezir ve piyon almak için varyant kuruyorsunuz, iki piyon kalıyor elinizde ve veziri kaptırıyorsunuz. Bakmak lazım!

Diğeri nasıl gelmiş? Tahtada veziri kaybedeceğini gören başkan ve ekibi “boş dönmeyelim bari bir de piyon alalım karşılığında” demişler.

Yine de bu organizasyonlar sevindirici, ama kötü yönetim nedeniyle kaybedilen Dünya Küçükler Şampiyonası üzücü… Büyük organizasyondu oysa! Dünya Gençler ve 16 Yaş Altı Olimpiyatına en az 400.000-500.000 TL harcanacak.. Oysa Dünya Küçüklerden yaklaşık 1.000.000 TL kazanılacaktı… Gitti para…

Gerçek TSF’nin bu konuyu atladığı… Görev ihmali var. Kimler görevini ihmal etti? Özgür Solakoğlu, TSF Başkanı ve bu organizasyonda yetkili kişiler. Yakalanınca da “en iyisi yap bir dedikodu at ortaya, bak nasıl atlayan var üstüne” devam yolu seçiliyor.

Olimpiyat Alanına girip girememe

Sanırım Gülkız Tulay, Rio Olimpiyatlarını kastediyor. Çünkü, benim hangi alanlara gireceğime dair yaka kartım aşağıda yer alıyor.

Ben Gülkız Tulay gibi önemli bir makamda oturan bir insana dedikodu yapmayı hiç yakıştıramıyorum. Ayıplıyorum… Ancak hata bende… Benim başkanlığımda yanımda yaptığında susturuyordum, oysa bu hataları yapanları bu tür görevlere getirmemek lazım.

yakakartim

Not: Olimpiyat salonunda olduğumu gören onlarca hakem, çok sayıda sporcu ve antrenör vardı. Bakü da kaldığım 5 gün içerisinde sağlık sorunu yaşadığım bir gün dışında her gün oradaydım. Ama masalara boş bakışlarla bakıp, “çeksene panpa” diye fotoğraf karelerine konu olmak değil olay. Mevzu satranç aşkı! O insanların salona her girdiğimde, yarışma alanında dolaşırken gelip bana özlemle sarılması, güzel sözleri ve iltifatları tüm unvan ve makamlardan çok değerli. Bu işler farklı Gülkız Hanım! Gönüller dedikoduyla değil, çalışılarak, özveri gösterilerek, satranca hizmet edilerek kazanılıyor.

Benim adım Ali Nihat YAZICI! önünde “fuel-oil” lakabı yok. Hiç kimse benim o salonda olmamı engelleyemez! Bugün de yarın da engelleyemez.. Bunu iddia edenler aynaya baksınlar…

Herkes haddini bilsin!

Share Button

Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir