Kaptan Köşkündeki Satranç Oyuncusu Kedi
Ünlü yazar ve şair Deniz Doğançay’ın sitemize gönderdiği yazıyı yayınlıyoruz. Satranç bir kedinin gözünden nasıl bir spordur acaba?
Tarihten arta kalan zamanlar oyun oynanır. Oyuna hayat yedirilir. Çocuklar kumu bile oynar ama insan hep yenmek derdinde. Satranç kaybedenin bile hoşuna gider. Keyifle izler hamleleri. Hayata karşılık geldiği için değil hayatın dışında bir ihtimal açtığı için güzeldir. Keşke böyle bir şarkı olsa. Hindistan büyük bir ülkedir. Türlü çeşitli hayat yaşanır. Bir kral bir gün pirinçleri özlemiş. Kalbine katman katman müzik dolmuş. Avuçlarını elinde çevirip yüzüne derisini değdirmiş. Acıkmış ama yemek istememiş. İştahla yürüyebilirmiş ama omzunu unutmuş. Tabanı dar gelmiş bileklerine ayağını cebine koymuş. Bir bahçesi varmış, bahçesine götürülmesini istemiş. Karşısıma yeni bir oyun koyun demiş. Gözlerimi serin tutun demiş, izlesin.
Bir kedi kuyruğunu unutmaz. Kedi hafızaya ihtiyaç duymaz, güvenmek, inanmak hep insan işi. Satranç tahtasını aslında alimler müzik için düşünmüşler. Korkunç salınan bir majör şarkı ama işte kedi küçük pati birden hemen neden sonra hadi yıkmış bozmuş demiş böyle olmaz çocuk ve neşe ama hüzün re minör. Oturup ağlamışlar. Çünkü ağlamak dengesizdir düşer mazallah öyle kötü kötü düşülmez, kediler bilmez kediler bilgi yapar.
Günler geçmiş sonra yıllar, bütün kediler büyümüş büyümüş ve fil olmuş. Filler ki geniş kulaklarında uzak mesafeler taşıyan hayvanlar; yere basışlarındaki her ağırlığı bir dokunuça çeviren ömürlü gezginler var anla neden vaçgeçmişler evrilmekten ve neden iki yıl sürer ayrıca ömürlerinde bahçeli günler.
Tarihtan arta kalan zamanlarda insan kendini sınar. ki yenmek yenilmek hep aynı yere çıkar eğer gözüne kestirdiysen şahı. Vezir icabında bir at kadar olamaz sıkışır
8X8=64 çapraz ve düz. ömrünü sürmedikten sonre hiç bir oyun yetmez yaşamaya.
Kıt aklım kırık kalbim. Bir piyon bu, şimdi kedinin patisinde. Kendime kadar kediyim, yenilmek ve arkadaşları bir harita esas büyük hikaye için. Neden yemek yer doyarız da yenmek yetmez? Atlar istediği gibi koşar “L” çizmez. İşte insan. Kutsal kitaplara göre on bin yıl sürmüş. Milattan önce 2000. Henüz Asya uzak doğu değil. Batı yok ama güneş var. Adım adım çiziliyor harita. Büyük eşyaların yanın yavaş geçer zaman. Kedi sıkıldı. Şah-mat.
Eskiden henüz hayat yokken saf tabiat kendine kadarken yaşanan her şey devrik bir cümle imiş. Bunu bana tarihsel kafiyeler söyledi. Sonra kediler insandan yana hata etmiş bugün çoban matı diye bilinen bütün hamleler dar zamanların teselli ikramiyesi; kötü kara günlerin efkar-ı umumiyesi imiş.
Tarihten arta kalan zamanlarda yaşamak isterdim.