Piknik – Tek Sayıda Oyuncuyla Oynayarak Satrançta Egodan Arınma Üzerine

Share Button

PİKNİK – TEK SAYIDA OYUNCUYLA OYNAYARAK SATRANÇTA EGODAN ARINMA ÜZERİNE

Satranç turnuvalarında oyuncular yıllardır birbirlerini üzerek şampiyon olmaya çalışıyorlar. Oysa rekabeti ortadan kaldırarak, ortaklaşa bir bina inşa eder, ya da herkesin katkıda bulunduğu bir pikniğe katılır gibi satranç oynamak da mümkün. Piknik satrancında, aynı oyuncu hem beyaz, hem siyah taşlarla hamle yaptığından, bir oyunun tüm katılımcıları ekibe dönüşerek, hep birlikte satrancı kucaklayabilirler. Üstelik bu şekilde oynamak, bizi daha sanatsal, bilimsel ve eğlenceli bir satranca götürebilir.

 

  1. BULUŞMALAR

Seğmenler Parkı’nda Nimzowitch’in Benim Sistemim kitabını tekrar ederken, satranç çevrelerinde muhtar lakabıyla tanınan Cumali Ünver aradı. Onu bana katılmaya davet ettim. Geleceğini söyledi.

Güzel bir tatil günüydü. Pırıl pırıl bir güneşin sıcaklığı ve ağaçların doğayla kucaklaşmaya çağrısıyla, Seğmenler neşeli insanlarla dolup taşmıştı. Kalabalık ve Cumali’nin parka ilk kez gelişi nedeniyle buluşmamız biraz geç gerçekleşti. Cumali’yle geçmişteki hatalarımızı konuşarak on beş dakika kadar yürüdük. Sıkıldığından ya da geçmişi şimdiye taşımayı sevmediğinden, Erkin Karaokçu, Özgün Yalçın ve Bekircan Bedir’le buluşmayı önerdi. Kabul ettim. Arabayla gidip gençleri Kızılay’dan aldık ve Seğmenlere geri döndük.

Özgün ve Erkin arabada körleme bir parti oynadıklarında, canım çekmişti. Cumali ve Bekircan bir şeyler almak için büfeye gittiklerinde üçlü oynamayı teklif ettim. On hamle kadar yapmıştık ki Cumali ve Bekircan geldiler. Atıştırmalıklarımızı ve içeceklerimizi alıp, kendimize çimenlerin üzerinde bir yer bulduk. Durumu onlara dizip devam etmek yerine, oyunu anlatıp yeniden başlamaya karar verdik. Bir daire oluşturduk. Sırayla herkes bir hamle yapıyordu. Tek sayıda olduğumuz için hepimiz hem beyaz, hem de siyah tarafına geçiyorduk. Konuşarak konumu daha iyi, daha güzel hale getirmeye çalışıyorduk, ama bu analiz değildi, her hamleye son tahlilde sadece bir kişi karar veriyordu. Herkes öylesine zevk alıyordu ki, içimizde ortak bir şarkı dolaşıyor gibiydi. ‘Hamle’yi ritüelleştirmek için belki de hava soğumaya başladığından, hamle sırası gelenin oturmasını, diğerlerininse onun etrafında ayakta durmasını önerdim. Bu ritüel herkes tarafından benimsendi ve bir süre sonra dansa dönüştü. Oyun sırasında sadece iki kötü hamle yapıldı. Hamleyi yapan kişilere öfke duyulmadı. Sadece onlarla hamle sonrası şaka yollu dalga geçildi, ama ardından konum hep bir elden düzeltilmeye çalışıldı. İçeceklerin ve atıştırmalıkların tükendiği eşite yakın belirsiz bir oyun sonu konumunda beraberliğe oy birliğiyle karar verildi. Herkes yeniden oynamak istiyordu. Bir ay sonra oyunu tekrarlamak üzere anlaştık ve dağıldık.

  1. VARYASYONLAR

Eve geldiğimde saat 12’yi geçiyordu, ancak Can İnce’yle daha uzun yaşamaya karar verdiğimizden 2’den önce uyumuyor, çoklukla sabahlıyorduk. En etkili merhemi, daha fazla acıyla yüzleşeceğimizi bilsek de, sürmekten azar azar vazgeçiyorduk. Heyecanımız büyüktü. El attığımız her konuyu sallıyor, değiştiriyorduk. Derdimiz, kameranın kaydı bittiğinde filmin yanmamasını sağlamak için bir yöntem bulmaktı. Satranç bağlamında sorgulamalarımız da öze yönelikti. Can buna formasyon adını vermişti. Kazanma ve kaybetme düzleminden çıkıp, amacımızı formasyonu daha iyi anlamak olarak belirlemiştik. İtalyan açılışının aksine, İspanyol açılışında beyazın filini a2-g8 çaprazına gelmek için iki tempo kaybetmesi kafamızı kurcalıyordu. O günse e5’teki piyonun g7’deki filin önünü kapamasını formasyona aykırı bulan Can, Şahhint’i listeden çıkarıp, Grunfeld’e bakmamızı önerdi, bense ona piknikten bahsettim. Bir kişinin aynı anda hem beyaz, hem siyahla oynaması, kazanma ve kaybetmeyi çöpe atıp, pozisyonu güzelleştirmek için oynamak onun da hemen ilgisini çekti. O geceyi oyunu daha iyi anlamak için canlandırma partiler yaparak geçirdik.

Parti No.1

Oyuncular: İki iyi oyuncu ve Bir Acemi:

Oyun acemi oyuncuya verilen tavsiyelerle geçti. Acemi oyuncu yeni başlayan bir çocuk ya da gelişmeye eğilimli biriyse, çok iyi bir eğitim yöntemi olarak kullanılabilir, aksi takdirde 3. Kişinin iyi bir arkadaş olması ve şakayı kaldırması gerekir. Bu da gerçekleşmezse acemi kişi bir sonraki oyunda masada istenmeyecektir. Sanat sanatçılar tarafından icra edilir.

Parti No.2:

Oyuncular: Üç çok iyi oyuncu

Satrancın bilgisayar olmadan, aralarında konuşarak üç çok iyi oyuncu tarafından oynandığını düşünün. Kasparov, Karpov ve Carlsen… Egolarından arındıklarını, ilk zıtlaşmaları bir kenara bırakarak, bilimin sınırında sanat, sanatın sınırında bilim icra ettiklerini düşünün.

Parti No.3

Oyuncular: Güçleri Birbirine Yakın 3 Vasat Üstü Oyuncu:

Amaç parti no.2’ye ulaşmaktır, ya da yaklaşmaktır.

Parti No.4

Oyuncular: Mehmet, Can, Metin

Her oyuncu hamlesini yapar ve bir şarkı söyler, ya da bir şiir okur, ya da sevdiği bir şarkıyı çalar. Düşünürken halay çekilir, sirtaki yapılır. Arada hata yapılır, ama bu önemsenir. Eğlence birinci önceliktir, ama satranca saygı duyulur.

  1. TEFEKKÜR

Pratiğin ardından Can’la birbirimize sorular sorarak günlerce yanıtlar aradık. Oluşabilecek durumları inceledik. Etik ve teknik tartışmalar yaptık. Bunları sizlerle paylaşarak yazıyı tamamlamak istiyorum. Konuyu dağıtmamak adına politika ve hukuk alanındaki sıçramalarımızı ise başka bir makaleye bırakıyorum.

 

Oyun tek sayıda sonsuz oyuncuyla oynanabilir, ancak oyuncu sayısı arttıkça kişi başına düşen hamle sayısı, dolayısıyla oyuna konsantrasyon azalacaktır. Biz üç ya da beş kişilik pikniklerde satranç kalitesinin daha üst seviyede olacağını düşünüyoruz, ama 7 ya da 9 kişilik piknikler de düzenlenebilir.

 

Tek sayıda oyuncudan biri oyunu bıraktığında oyun bozulacak gibi görünmektedir. Peki, çift sayıda insan bir aradayken bu oyunu oynayamayacak mıdır? Bu durumda taraflar hayali bir oyuncu ekleyerek oynayabilirler. Örneğin Can’la yanımızda Abdullah Sözen varmış gibi pek çok parti yaptık. Oyuna katılan oyuncunun, oyunun devamlığı açısından diğerlerine karşı sorumluluğu, oyun içinde kendi varlığına saygısı kadardır. Gitmesi gerekenler için hiçbir şekilde yaptırım yoktur, onları bir sonraki pikniğe davet etmeyenler için de. Oyunu dışarıdan takip edenlerin sayısının artması ile oyuncu değişikliği imkânı dolayısıyla tiyatrolu oyunların sayısının azalacağı öngörülebilir.

 

Piknikte hakem yoktur, çünkü ona ihtiyaç duyulmaz. Oyuncular, konuşarak her türlü sorunu çözerler, gerektiğinde oylama yaparlar, %60 ve üzeri oy kararın uygulanması için yeterlidir. Beraberlik ve terk için de, oyun içinde bir kişinin şarkı söylemesi ve dışarıdan birisine oyuna karışmasına izin vermek için de oylama yapılır.

Bir tahta olmadan körleme oynamak işi kolaylaştıracaktır, çünkü tahta etrafında eğri oturmak sıkıntı yaratacaktır. Körleme oyunda tuşe sorunu da ortadan kalkmış olur. Standart tahta yerine karşıya büyükçe bir gösterim tahtası ya da ekran yerleştirilebilir. Oyuncular tahtanın karşısına paralel olarak sıralanır ve hamle sırası gelen tahtaya giderek hamlesini yapar. Tahta üzerinde oynarken tuşe satranç disiplini açısından geçerli olmalıdır, ancak uç durumlarda oylama talep edilebilir.

Notasyon kağıdında dikeyde isimler, yatayda hamle numaraları yer alır.

Örnek:

Hamle MEHMET CAN ABDULLAH
1 e4 e5 Af3
2 Ac6 Fc4 Fc5

Oyunda rating ölçümü yapılabilir. Oyun elektronik bir tahta üzerine aktarılarak oynandığında her hamle bilgisayara aktarılıp, Δx ölçümü takip edilir. Bu bir katsayıyla çarpılır ve her partide bir rating değişimine ulaşılır. Ancak bu egoyu tahrik edecektir. Bu şekilde turnuvalar organize edilebilir. Rating sıralamasında yükselmek için, konuşmalar sırasında yanlış yönlendirmelerde bulunan oyuncular türeyebilir. Bu nedenle biz ratingin bu oyunun içinde olmaması gerektiğini, amacın egoyu bir kenara koyarak satrançtan zevk almak ve onu güzelleştirmek olduğunu düşünüyoruz.

Kendimizce bir etik belirledik, ama bu etiğin herkesçe benimsenmesini beklemiyoruz. Oyunumuz demokratiktir abiler. Her partinin oyuncuları, kendi kurallarını belirleyecektir.

Sevgiyle,

Mehmet Kızılkaya

 

 

Share Button