Devletin malı deniz, yemeyen bendeniz…

Share Button

Spor Bakanlığı, milli sporculara verilen bursları kırptı. Olimpik spor olup olmama gibi kriterlerin yanında, aktif millilik tanımı da getirmişler.

Böylece satranç sporcularının da aldığı burslar düşmüş ve yok olmuş oldu. Kesinlikle eminim bunun nedeni satranç federasyonu! Avrupa Okullar, Dünya Okullar gibi hiçbir ülkenin itibar göstermediği ve ülke sıralamalarında ilk 10’da kimsenin katılmadığı şampiyonalara ordu gibi sporcu gönderdiler. Bir ara öyle bir makaraya alındık ki, ECU ve FIDE nezdinde organizasyonun kalitesi tartışıldığında “Thanks to Turkey we organise for them, they pay, they are happy and so we are happy” esprileri bile yapıldı.

Peki neden ülkeler bu organizasyonlara katılmıyor.  Çünkü Avrupa ve Dünya Yaş Grupları gerçek Avrupa Şampiyonaları. Asıl hedef o. Avrupa Okullar ve Dünya Okulların turistik organizasyon olduğu o kadar belli ki, organizatör tarafından katılan ülkelerde hiçbir yaş grubuna bedelsiz ya da düşük bedelli konaklama ya da katılım kontenjanı verilmiyor. O nedenle federasyonlar gerçek yeteneklerini Avrupa ve Dünya Yaş Gruplarına gönderiyor. Avrupa ve Dünya Yaş Grupları Şampiyonalarında; her yaş grubunda kadın ve açık kategoride olmak üzere birer sporcuya ücretsiz konaklama, ülkelerden katılma hakkı olan bu sporculara ayrıca düşük katılım ücreti olanağı sunuluyor.

TSF, çocuklarının millilik belgesi almasını isteyen velileri de göz önüne alıp verdi gazı. Türkiye Şampiyonalarında dereceye giremeyen sporcular Avrupa ve Dünya Şampiyonası madalyaları aldılar. Bakanlar tebrik etti. Sponsor tebrik etti. Bağırdık avaz avaz “aman durun, yanlış işler bunlar” diye. Kasıtlı olarak sesimiz dikkate alınmadı.

TEOG sınavlarında ekstra puan alınıyor diye Avrupa Okullar ve Dünya Okullarda madalya peşinde koşanlar oluyordu. Suistimal aldı başını yürüdü.

Bu kandırmaca en büyük zararı sporcu ahlakı konusunda veriyor aslında. Ben Avrupa Şampiyonuyum diye ortalıkta dolaşıp oppozisyon nedir bilmeyen evlatlarımız var. Hiç bir yabancı sporcuyla oynamadan Avrupa Okullar Şampiyonu olanlar oldu. Bu işin sonucunda bir de devletin 3 katı ve ücretsiz burs verdiği öğrenilince, gazı veren federasyona, canhıraş şekilde katılan veliler oldu. Düşünsenize bugün üniversite öğrencilerine verilen kredi 470 TL. Bunun üç katını ve karşılıksız alıyordu milli sporcu belgesi sahibi olan öğrenciler.  Bugünün parasıyla 1.410 TL. Yurt dışında okuyanlar da ortalama 1000 TL karşılığı döviz kredisi olduğu düşünülürse üç katı burs alıyorlar.

Üstelik bunu öğrenimleri süresince alıyorlar. Nereden baksan dört yıllık Türkiye’de 60.000-70.000 TL. Yurt dışında yıllık 4.000-5.000 ABD Doları. Üstelik karşılıksız! Bu bursla özel üniversitede okuyan sporcularımız var.

Kimin parası? Devletin parası. “Devletin parası deniz yemeyen bendeniz” yani ben o yemeyenlerden biriyim mecazi olarak. Ahlaki dejenerasyon bu duruma getirdi sporcuları ve velileri.

Oysa bu öyle kıymetli bir destek ki… Kübra, Betül, Batuhan, Cemil Can, Vahap bu burslarla destek aldılar devletten. Hakları değil mi sizce?

Bu konuda yapmayın, etmeyin uyarılarımı okumak isteyenlere:

http://satranchaber.com.tr/biri-velileri-uyarmali-1-giris/

Sonra TSF İşin suyunu çıkardı!

Baktılar ki alan memnun, verenin olaylardan haberi yok (hiç fark edilmeyecek sanıldı),  TSF iyice işin suyunu çıkardı. Kulüplerin bu işle ilgili gemi azıya almalarına göz yumdu. 2017 Avrupa Kulüpler Kupası Antalya’da düzenlendi. Süper Ligimizde 2600 ortalamayla oynayan bazı kulüpler, bu şampiyonaya kadar kadrolarında bile olmayan bazı çocukları (ki çoğunun ELO’su bile yok) kadrolarına alıp oynattılar. Aslında Devlet o kadar iyi niyetli ki, kadroda yer alması bile yeterli milli sporcu belgesi alması için. Sporcunun oynamasına bile gerek yok. Neden? Çünkü bir basketbol takımı düşünün, liselerde dünya şampiyonu olmuş. 12’lik kadroda olan ama sahaya çıkmayan sporcu da o hakkı elde etsin diye düşünmüş devlet. Nereden aklına gelsin Devletin ve spora destek veren hükümetlerin; “Gülkız Tulay gibi bir federasyon başkanı olacak”, “kulüpleri ülkemizde ilk 5.000’de olmayan çocukları Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasında takıma yazacak”, “bu federasyon başkanı da buna göz yumacak!”. Siz Bakan veya Genel Müdür olsanız düşünür müsünüz böyle bir şey! Akla ziyan. Oldu işte satrançta.

Bu suistimali sert şekilde eleştirdim. Demediğimi bırakmadım.  Ayrıca savcılığa suç duyurusunda bulundum. Hala sonuç belli değil. Bunun anlamı şu. Savcılık SGM’ne bildirdi ve görüş sordu. Onlar da teftiş başlattılar büyük bir olasılıkla… Tabii bu durum federasyonun bu turnuvada kazanılan milli sporcu belgesi haklarını soruşturma sonucuna kadar askıya almasına neden oldu. Nereden biliyorum?

Bir veli bana mesaj attı ve neden hala belge alamadıklarını sordu. Neden bana sordu, inanın bilmiyorum. Ama aynı veli, bir süre sonra benimle ilgili çok kötü paylaşımlarda bulunmaya başladı sosyal medyada. Anlamak mümkün değil: “gayri ahlaki bir şey yapacaksın, sonra da buna karşı gelen insana tepki vereceksin.”

Aslında bütün olaylardan bu veli sayesinde haberdar oldum ben de. Turnuvadan önce, çocuğunu bir kulüp takımına sokmak için kulüp başkanı nezdinde girişimde bulunacağını söylemişti Antalya’dan önce. Şaşırtıcı şekilde o kulüpte o sporcu oynadı. İnanılır gibi değil. Bu sporcumuz yıllardır milli olamamış yetenekli bir çocuk. Ama olamamış işte. Aslında sistem kötü değil, kötü ve iyi olanı ayırıyor. Suistimal olmadıkça herkesin alması mümkün olmayan bir belge.

Bakın Mart ayında bana messengerda yazdığı mesaja:

“9 MART 2017 19:51

İyi Akşamlar Ali Nihat bey,

Mustafa ve Emre’nin haberini akşam vermedikleri için eleştirmişsiniz ya bizim olaya ne demeli. Avrupa Klupler 12 Ekim’de mi bitti? Mart’ın 12 si geldi hala Bakanlıkla resmi yazışma süreci tamamlanıp milli sporcu belgeleri hazırlanamadı. Millet 5 ayda devletler kurup devletler yıkıyor bizimkiler (artık sorun bakanlıkta mı federasyonda mı bilemem) bir belgeyi halledemiyorlar. Ben sabırla bekliyorum bu nedenle de paylaşımlarınızın altına görüş yazamıyorum, bunların nerden nem kapacağı belli olmaz. ”

Hanımefendinin adını yazmıyorum, sıkıntı çekmesin diye.

Ben asla böyle bir şeyi kabul edemezdim. Ne başkan olarak ne baba olarak! İnsan nasıl olur da hakkı olmayan bir şeyi bu şekilde elde etmeye çalışır!

Sizi geçmişe götüreyim…

2009 Dünya Yaş Grupları Şampiyonasını 12-23 Kasım 2009 tarihlerinde Antalya’da düzenlemiştik. Şampiyona bittikten bir ay sonra milli sporcu belgeleri imzalamam için spor uzmanı Fatma Yıldız (Erdoğdu) tarafından odama getirildi. İmzalamaya başladım. Hepsi tanıdığım sporcular, gerçekten milli olan. Bir tanesine geldim, baktım ki tanımıyorum. Puanı da SIFIR – 0. Yani 11 turda sıfır puan almış. Fatma’yı çağırdım. “Ben bunu imzalamıyorum” dedim. Açıkçası, sporcunun nereden nasıl katıldığına o anda bakmamıştım. Hiç aklıma gelmiyordu, Fatma uyardı beni, “Başkanım yönergede yazıyor ama”. Söylediğimi hiç unutmuyorum. “Pabuçlarımı koysam bu şampiyonada yarım puan alır. Ben puan alamamış birisini milli sporcu olarak kabul edemem” dedim imzalamadım.

Aradan kısa bir süre geçti, Özgür Satranç Forumunda şu paylaşım yer aldı.

http://forum.satranc.biz/archive/index.php?thread-1605-1.html

İlyas Ümit paylaşımı. Meğerse İlyas Ümit bu çocuklara böyle bir söz vermiş sanırım, sonucunda da belge gelmeyince sözü ağzında kalmış.

Dava açtılar, bakanlığa şikayet ettiler, hakkımızda iftiralar yer aldı sosyal medyada. Ama direndik ve onaylamadık. Öyle bir şeye imza atar mıyım ben! Bunu yapacak kadar alçak olabilir miyim! O zaman nasıl Mustafa, Kübra, Betül, Vahap, Batuhan, CC’nin yüzüne bakabilirdim! Alçaklık olurdu bu!!

Aradan kısa bir süre geçti, iki müfettiş federasyona geldi. Geliş nedeni bir federasyonun bu işi ticarete dökmesiymiş. Milli sporcu belgesi vermek için sporcuları kendi olanaklarıyla milli takıma alıp, bunun için de ücret alıyorlarmış. Bu iş anlaşılınca genel müdür talimatıyla tüm federasyonlarda inceleme başlatılmış. Biz incelemeden alnımızın akıyla çıktık. İlyas Ümit ve öğrencileri de açtıkları tüm davaları kaybettiler. Şikayetleri de ellerinde kaldı.

O zaman spor yönetimi, bakanlık bu tür şeylere asla izin vermiyordu. Şimdi her nedense Genel Müdürlük, Bakanlık, Satranç Federasyonun yanlış yapmadığı kalmamasına rağmen göz yumuyorlar. Or-An şehrindeki bina için dava nedeniyle fahiş bir faiz ödenmesi, Mustafa Eroğlu’nun federasyon organizasyonlarına borçla sporcu göndermesine izin verilmesi, şahsi borcunun Karaman spor kulüplerinden mahsup edilmesi, FIDE toplantılarıyla ilgili haksız itibar elde etmek için gerçek dışı basın beyanlarında bulunulması, milli sporcu belgeleri… say say bitmiyor, ama nedense genel müdürlük sadece izliyor. Benim bildiğim bu. Bunlardan sadece birini başka bir federasyon başkanı yapsaydı benim zamanımda çoktan görevden alınırdı. Bunlar bakın ceza davası konusu olacak şeyler. Ayrıca, Genel Müdürlük Ceza Kurulu konusu olan olaylar. Ben sportif olarak çöküşe hiç girmiyorum. O başka bir şey.

Sonuç?

Sonuç hüsran oldu. Kaynaklarımdan öğrendiğim kadarıyla milli sporcu burslarındaki bu düzenlemenin nedeni, satrancın bu konuda kötü örnek olması. Duyumlarım hem federasyondan hem genel müdürlükten. Bugüne kadar hiç yanlış duymadım…

Olan kime oldu? Bu burslarla okuyan gerçek satranç yeteneklerimize oldu. Oldu mu şimdi?

Diyecek tek şey var!

Yazıklar Olsun!

Share Button