TSF’ nin Paralelleri – 3

Share Button

Daha önce iki yazı kaleme aldım bu konuda; İlki TSF’ nin Paralelleri, ikincisi ise Süper Lig ve 15 Temmuz yazılarıydı. Aslında daha önce yazdığım bir çok yazıda, anlayana saz misali göndermelerde bulunmuştum. Arapça kökenli mütevazı sözcüğü alçak gönüllü demektir. Ancak eğer mütevazi derseniz, o zaman paralel demek oluyor. Satranç Haber sitesine girip mütevazi yazarak arama yaparsanız, zamanında bu konuda yazdıklarıma ulaşabilirsiniz…

İsterseniz ben yardımcı olayım mütevazi arama.

Görüleceği gibi dört yazının içeriği de aynı kişiyle ilgili. Yani 2012 yılında Gülkız Tulay seçildiğinde, Kasım Yekeler’ in cemaatle bağı olduğunu biliyordu. Denilebilir ki o dönemde cemaat ve hükümet birlikte olduğundan, bu konuda ses çıkartmak mümkün değildi. Ben buna katılmıyorum, benim zamanımda bu türlü insanları hep izole ettik.

FETÖ her zaman satranca yakın olmak istedi. Bunun en önemli nedeni çocuklara ulaşmak için mükemmel bir araç olmasıydı. Ancak benim başkan olduğum 12 yıl boyunca, bu camiayla olan mesafemizi her zaman koruduk. 2012 yılında, Gülkız Tulay, birçok kıymetli insanı CHP’ye yakın diye yönetimine almaktan imtina etti. Ama cemaate karşı hayır demedi.

17 Aralık ve 24-25 Aralık olaylarından sonra cemaatin ipi pazara çıkartıldı. Ben bu zamana kadar direnç gösterilmemesini kabul etmemekle birlikte, iktidarda kalmak için her şeyi yapmaya hazır bir yönetimden beklemiyorum. Her ne kadar kabul etmesem de, anlayışla karşılamak değil, ama eleştirmemek mümkün olabilir. Neyi? TSF Başkanının 17-24 Aralık olaylarına kadar cemaatin TSF’ye sızmasına karşı duyarsızlığını. Ama bu tarihten sonra tavır göstermek gerekirdi. Açık ve net şekilde karşı durmak gerekirdi. Gülkız Tulay’ a bu konuyu birkaç kez açtım. Her defasında bana Kasım Yekeler’ in aslında iyi bir insan olduğunu, kendisinden çok yararlandıklarını, kendisinin federasyona çok büyük katkıları olduğunu, daha da aktif olarak görev yapmasını istediğini belirtti. Ben yine de uyardım. Zamanın Spor Bakanının yaklaşımına karşı boyun eğmesini, satrançla ilgili hususlardaki yanlışlarını, logoyu vesaire nasıl eleştirdim ise, bunu da eleştirdim. Kişisel görüşüm, Gülkız Tulay’ın bu güçle mücadele etmek yerine bu güçten yararlanmayı tercih ettiğidir. Tüm kızgınlığımın en önemli nedeni budur. Bu konuda o kadar çok ikna oldum ki, bedeli ne olursa olsun mücadele etmeye karar verdim. 2014 yılından itibaren, reaksiyonumun en önemli nedenlerinden birisi budur. Ben yaşamım boyunca satrancın içinde oldum. Biz asla siyasete karışmadık. Asla kim hangi siyasetle ilgili diye sormadık. Bu siyasetten daha tehlikeli bir şey. Bir terör örgütünün, çocukların en çok sevdiği oyun olan satrancın içine girmeye çalışmasına göz yummak affedilecek bir şey değil. Satrancın başına gelebilecek en kötü şey ancak siyaset olabilir. Ama ne ilginçtir ki, benim ülkemizin Başbakanının yaptığı satrancı öven konuşmayı göstermemden siyaset diye rahatsızlık duyanlar, bu örgütün federasyona çökmesine ses çıkartmadılar. Yine aynı şeyi tekrar ediyorum, sporla siyasetin bir araya gelmesi başımıza gelebilecek en büyük felakettir.

Gülkız Tulay bu arkadaştan asla vazgeçmedi. Kasım Yekeler kısa süre içerisinde yönetimde çok güçlü bir konuma geldi. Personel alımında çok etkin oldu. Bugünkü genel sekreter dâhil 2012’den sonra göreve getirilen birçok çalışanın arkasında Kasım Yekeler vardır. Ben açıkçası çekiniyorum, ürküyorum. Satranç camiasında bu kadar işe muhtaç, kıymetli, üretken ve zeki insan varken, Gülkız Tulay’ın TSF’ye alınan elemanları bu kişinin inisiyatifine bırakması sizce sadece bilgisizlik, yetersizlik, saflıkla veya ihmalle açıklanabilir mi? Siz endişe etmiyor musunuz? Ben federasyonumuz açısından çok endişe ediyorum. Satranç oynayan yüzbinlerce çocuğun vatandaşlık kimlik numaraları, her türlü bilgisi bu federasyonda yer alıyor. 2012 yılından sonra göreve gelen herkesin en az iki kez gözden geçirilmesinde büyük yarar olduğunu düşünüyorum. Devlet bunu yapıyor, özel şirketler yapıyor, tüm kurumlar tekrar tekrar elemanlarını gözden geçiriyor. Gülkız Tulay adresi bilmesine rağmen neden yapmıyor? Sormayacak mısınız siz bu soruları?

Satrançla Büyüyorum Spor Kulübü Derneği de Kasım Yekeler’in girişimiyle hayata geçti. Yeri belli değil, yurdu belli değil, telefonu yok… O derneğin yönetimindeki herkesin durumunun sorgulanmasında yarar görüyorum ben. Herkesin! Herkesin!

Kasım Yekeler’in eşi derneğin yönetiminde görev aldı. Kasım Yekeler, Derneğin bazı faaliyetlerinde doğrudan rol aldı. 45 yıldır satrancın içindeyim, ben yaşamımda ilk kez bir Derneğin kurulduğu gün TSF web sitesinden duyuru yapıldığını gördüm. Bu kadar spor kulübümüz, satranç derneğimiz var. Siz hiç duydunuz mu bir başka kuruluş haberini,kuruluşun olduğu gün, TSF resmi web sayfasından? Sizce, bir gariplik yok mu? Çok mu sıradan? Siz Gülkız Tulay gibi birisinin bunun farkında olmadığını mı düşünüyorsunuz? İnanıyor musunuz sırf iyi niyetten olduğuna? Ben tahtada bu garip hamleyi gördüğüm anda, korkudan yerimden zıpladım. Siz oturun sevgili satranççılar, izlemeye devam edin. Oynanan ve feda edilen taşlar, Türk Satrancının geleceği, başka ülkede oynanmıyor oyun!

Her neyse, 17-24/25 Aralık olaylarından sonra da Gülkız Tulay, Kasım Yekeler ile olan yoldaşlığını devam ettirdi. Federasyon neredeyse tamamen bu zatın kontrolüne girdi. Gülkız Tulay, bürokratik işlerde zayıf kaldığı için zaten canına minnet bir durumdu bu. Kasım Yekeler denilen şahıs federasyonun aracını, şoförünü kendi çocukları için okul yolunda servis aracı gibi kullandı. Her türlü ihalede, alımda Kasım Yekeler işin içinde vardı. Devletimiz, Kasım Yekeler’i 17-24/25 Aralık’tan sonra açığa aldı. Adam geldi satrancımızın ciğerine oturdu. Gülkız Tulay da buna icazet verdi.

Tipik mütevazi hareketlerdi bunlar. 15 Temmuz 2016’dan sonra duyduklarımız, cemaatin özellikle eleman istihdamında ve para işlerinde nasıl aktif olduğunu hepimize gösteriyor.

Önceki yazımda, halen genel sekreterlik yapan Mehmet Sedat Fırat’tan da söz ettim. Bu kişi, USİDER’ in Genel koordinatörlüğünü yapıyordu. Yazı yayınladıktan bir kaç saat sonra beni Federasyonun telefonundan aradı Mehmet Sedat Fırat. Önce konuşmak istemedim, ama sonra hakkıdır diye dinleyeyim dedim. Özetle bana “FETÖ İle hiçbir ilgisinin olmadığını, her zaman bu cemaate karşı olduğunu, nefret ettiğini, lanetlediğini, bu insanların hepsinin kötü ve ahlaksız insanlar olduğunu, yaşamı boyunca bu insanlarla mücadele ettiğini” söyledi. Ben kendisine bütün FETÖ mensuplarının aynı savunmayı yaptığını söyledim. Fırat bana telefonda “sadece kendi şahsı adına konuştuğunu” altını çizerek vurguladı. Kasım Yekeler’e yazıda yazdığım gibi “ağbi” deyip demediğini sordum. Bana sadece kendi adına konuştuğunu, başkasının onu ilgilendirmediğini söyledi. Kendisine “siz USİDER’in genel koordinatörlüğünü yapmadınız mı? Bu dernek cemaat derneği” dediğimde, bu konuda yanıldığımı, USİDER’in hükümetten bakanların, Ak Partiden milletvekillerinin üye olduğu bir sivil toplum örgütü olduğunu söyledi. Ardından, “ben ekmek parası için burada çalışıyorum, çoluğum çocuğum var” dedi. Ben de kendisine, “söylediğiniz hiçbir şey beni tatmin etmiyor. Öldürülen 240 kişinin de sevenleri vardı. Eğer söyledikleriniz doğruysa yazın yollayın yayınlayayım, ya da USİDER veya siz bana dava açabilirsiniz” dedim.

Ben bu FETÖ’ nün dünya tarihindeki en tehlikeli örgüt olduğuna inanıyorum. Kendilerinden şüphe duyulmasın diye nasıl kamuflaj yaptıklarını, nasıl numaralar çevirdiklerini artık herkes biliyor.

Öncelikle neden uzun süre bekledim bu yazı için? Yasal tekzip süresinin geçmesini bekledim. Ancak tabii Mehmet Sedat Fırat’tan hiçbir açıklama gelmedi. TSF’ den “yok öyle bir şey bizim genel sekreterimizin alakası yok” diye bir protesto gelmedi. Yani TSF söylediklerimi yalanlamayarak, aslında kabul etmiş oluyor bence.

Öncelikle Genel Sekreter olan Sedat Fırat’ın o koltuğa Kasım Yekeler’ in tavsiyesiyle geldiğinin altını çizeyim. TSF’ de 2012 yılından sonra eski genel sekreter Onur bey hariç tüm personel Kasım Yekeler tarafından önerildi. Bu konuda aklımda çok soru var… Bir insan bir koltuğa getirilirken bazı özellikler aranır o kişide. Bu kişinin, genel sekreterin,  hangi özellikleri nedeniyle tercih edildiğini soruyorum. Satranç camiasında oraya gelebilecek onlarca insan var. Neden bu arkadaş? Neden satrancın içinden birisi değil? Siz sormayın sevgili satranççılar, ben soruyorum. Oturun siz izlemeye devam edin.

Sedat Fırat’a yanıt hükümetten geldi…

Bu konuşmanın olduğu günün hemen ertesi sabahında aşağıdaki haber birçok web sitesinde yer aldı. KHK ile çok sayıda sivil toplum örgütü, üniversite, vakıf ve hastane kapatıldı. İnsanlar gerçek dışı ifadeleri kasıtlı olarak söylediklerinde asla yakalanmayacaklarını düşünürler. Oysa eninde sonunda foyaları ortaya çıkar.

Önce Sedat Fırat’ın gerçekleri söylemediğini, bal gibi USİDER’ in FETÖ İle ilgisi olduğunu, kendisinin de reddetmediği gibi USİDER’ in genel koordinatörü olduğu için durumunun o kadar net olmadığını söylüyor ve kanıtlamış oluyoruz. Hemen ertesi gün yayınlanan haberin ekinde kapatılan kurumların listesini sizlerle paylaşıyorum: OHAL’ de kapatılan kurumların listesi: 1 sayılı liste

Listeden de görüleceği gibi, USİDER (Uluslararası Sivil Toplum Derneği) iki organıyla kapatılan kuruluşlar arasında yer alıyor. Yani Hükümetimizin kararı bu. Ben bilemem kim varmış hükümetten USİDER’ de, hangi milletvekilleri yer alıyormuş onu da bilemem, benim bildiğim bu… Mehmet Sedat Fırat doğru söylüyorsa çıksın söylesin, şu milletvekili vardı, şu bakan vardı diye… Ayan beyan USİDER FETÖ ile olan ilişkisi yüzden kapatılmış. En azından bunu hükümetimiz, devletimiz ilan etmiş… Ayrıca ben çok garipsedim bu kadar önemli bir iddiaya neden şahıs beni arayıp yanıt veriyor da, Gülkız Tulay ya da otellerde endamlarıyla yeyip içip baş gösteren vekillerinden birisi bir açıklama yapmıyor? Satranççılar bu açıklamayı hak etmiyor mu?

TSF’nin fotoğrafçısını alıp, TSF’nin arabasıyla İzmir’de demokrasi mitingine katılan ve profesyonel fotoğrafçıya fotoğraf çektirip bunu twitter hesabında paylaşan TSF Başkanı, madem bu kadar hassas neden bu konularda bir açıklama yapmıyor? Sizce neden? Gülkız Tulay neden bu kadar paniklemiş durumda bu olaylarla ilgili?

twit1

Sedat Fırat o listede yer almasa da kendi adıyla, Kasım Yekeler ilk ayıklanan listede yer alıyor. Durum açık ve net.

Şimdi soruyorum Gülkız Tulay’a bence bu sorulara makul mantıklı yanıtlar bulsun. Herkesi ikna edecek yanıtları bekliyoruz…

  1. Kasım Yekeler’in istifası için neden benim yazımı beklediniz?
  2. İstifa mı etti? Görevden mi alındı?
  3. Kasım Yekeler’in YK üyeliği sona erdikten sonra neden ECU’daki (Avrupa Satranç Birliği) Komisyon üyeliği bitirilmedi? Öncesine ilişkin doğru olmasa da, “haberim yok” diyebilirsiniz ama bu konuda neden bir girişiminiz olmadı? Komisyon Sayfası Bu sayfanın değişmesi olasılığına karşı, çıktısı da burada
  4. Mehmet Sedat Fırat ile ilgili neden bir açıklama yapmıyorsunuz? Biz devletten daha mı çok güvendeyiz Gülkız Hanım?
  5. Genel Müdürlüğe ya da Devletin istihbarat birimlerine başvurup bu konuda araştırma yapılmasını istediniz mi?
  6. Neden istemediniz?

Şimdi kulüplerimize, satranççılarımıza soruyorum… Ben aday değilim ve hiç bir yönetimde yer almayacağım, hiç bir talebim yok. Ben bir oyumu Gülkız Tulay’a vermeyeceğim. Sizler bu insana hala oy vermeyi düşünüyor musunuz?

Bana telefonlarda, yüz yüze görüşmelerde “korkuyoruz” diyenlere, Konya’da “gördüğüm her şeyi yazacağım, söyleyeceğim” deyip sonra kulübünün amacına ulaşmasının ardından susanlara söylüyorum: Yarın satranç bu yaşananları asla affetmeyecek! Asla unutulmayacak bu süreç ve aktörleri… Doğrunun yanında olun, satrançla ilgisi olmayan bu yönetime karşı olun!

Bir sonraki yazıda sorulara genişleterek devam ediyor olacağız.

Bitmedi… Çok daha önemli sorular var sorulacak?

Share Button