Prag, Batum ve Soçi!

Share Button

Türkiye Satranç Federasyonu yönetimi 2012-2016 yılları arasında tam bir felaketti.

7 Kasım 2016 tarihinde bir seçim oldu. Seçimde rakip çıkmaması için her türlü hukuk, demokrasi ve etik ilkeleri tanımayan federasyon başkanı, arkasına aldığı satranç dışı destekle tekrar 4 yıllığına başkanlık koltuğunu abesle iştigal etmek için tek başına seçime girdi. Göstermelik bir seçimle de bu göreve tabiri caizse “atanmış” oldu.
Gülkız Tulay’ın başarısızlığına karşı seçimden önceki söylemi  “bu yönetimi ben seçmedim, bana verildi. Daha iyi bir yönetimle daha iyi şeyler başarırım” oldu. Tek başına aday oldu, bit pazarına nur yağdı, ülkemiz satrancında ne kadar kenara atılmış isim varsa bunları da yanına aldı ve istediği oldu.
Şimdi size soruyorum: Artık başarısızlıkta böyle bir gerekçe olabilir mi? Olamaz tabii, ama sorun gerekçenin değil, iddia edenin yanlış olması.
Sorun Gülkız Tulay’ın yönetiminde…

Gelin birlikte bakalım, kafa değişmeden hiçbir şeyin düzelmeyeceğini de görelim.

2016 Avrupa Yaş Grupları Şampiyonası

Bir altın bir gümüş madalya kazandık bu şampiyonada. Büyük bir başarı! Böyle kötü yönetilen bir federasyon için hayret ve mutluluk verici. Neyse ki ailelerinin destekleriyle başarıya uzanabilen sporcularımız var. Ama sonuç başarı… Alkışlıyoruz..

Gelin anımsayalım başarıyı:

12 yaş açık kategorisinde Barış Ekin Özenir gümüş madalya kazanmıştı. Barış, Ermeni sporcu Mamikon Gharibyan’a karşı eşit puanda bitirdiği şampiyonada eşitlik bozmayla altın madalyayı kaybetmişti maalesef. Gümüş madalya bizimdi. Barış Ekin ilk üç sporcu arasına girmişti.
Diğer madalyamız altın madalyaydı. 12 yaş kadınlar kategorisinde Sıla Çağlar 8 puanla tek başına altın madalyayı aldı.
Yazılarımı okuyanlar anımsayacaktır. Ben Avrupa Okullar Şampiyonasında alınan madalyaları sadece motivasyon olarak görüyorum. Evet resmi bir turnuvadır ama, ben hem velilerimize hem de antrenörlerimize, kulüplerimize bu madalyalarla Avrupa Şampiyonumuz var diye övünmeyin derim. Her turnuvada alınan madalya başarıdır. Ama bu turizm turnuvası olarak üretilen, katılmanın asla bir sakıncası olmadığı şampiyonada alınan madalyadan sonra “Avrupa Şampiyonu oldum” diye havalara uçan bir sporcumuzun, yukarıdaki gerçek Avrupa Şampiyonasında ilk 50’ye giremeyince ne kadar hayal kırıklığına uğrayacağını da göz önünde bulundurun.

O nedenle Barış ve Sıla’nın aldıkları madalyalar, gerçek madalyadır! Büyük başarıdır.

Her neyse, Avrupa Yaş Grupları Şampiyonası Prag’da 17-28 Ağustos 2016 tarihlerinde düzenlendi ve bir altın bir gümüş madalya kazandık.
Ne beklersiniz? Bu madalya sahibi sporcularımız bir sonraki şampiyonada oynamalılar ve Dünya Şampiyonasında da bizi temsil etmeliler değil mi? Nitekim de öyle oldu…

2016 Dünya Küçükler Şampiyonası – Batum

Şampiyona burnumuzun dibinde düzenlendi… Batum’da! Öyle bir şehir ki, hava limanından ister ülkemize, ister Gürcistan’a giriş yapabiliyorsunuz. Farklı şehirlerden günde 5-6 Türkiye bağlantısı olan, Trabzon üzerinden 3 saat otobüs yolculuğuyla ulaşılabilen, pasaport aranmayan bir şehirden ve ülkeden söz ediyoruz.
Benim başkanlığımın ilk dönemlerinde Batum’a ulaşmak ancak otobüsle mümkündü. Direk uçuş yoktu. O nedenle Ankara’dan kalkıp 14-16 saat arasında bir yolculukla Batum’a gidebiliyorduk. 26 Mayıs 2007 tarihinde TAV’ın inşa ettiği Batum havalimanı açıldıktan sonra biz de seyahatlerimizi uçakla yapmaya başladık. Bu nedenle, ne zaman Batum bir organizasyona aday olsa destek olduk.
Batum’da düzenlenen bir şampiyonaya çok sayıda sporcunun olduğu bir ekiple katılmak son derece mantıklı ve verilmesi çok kolay bir karardır. Tabii eğer satrancın yararını düşünüyorsanız. Tabii daha çok sayıda sporcumuzun deneyim kazanmasını istiyorsanız.

TSF, 18-31 Ekim 2016 tarihlerinde Batum’da düzenlenen Dünya Küçükler Şampiyonasına sadece 12 sporcu yolladı. TSF Başkanı o tarihlerde, kendisinden beklediğimiz şekilde delegelerle meşguldü.

İsterseniz önce sonuca bakalım: SPORCULARIMIZIN SONUÇLARI

Olur böyle şeyler… Sonuçların istikrarlı olmamasının nedeni tabii ki sporcular değil. Bir şampiyonada bir altın bir gümüş madalya alıp, bir sonraki şampiyonada sıfır çekiyorsanız, önce kendinize bakmanız lazım. Antrenörler kimdi? Prag’ta kim vardı hoca olarak, Batum’da kim vardı? Bu sorulara yanıt bulun çok şeyin farkına varırsınız. Artık madalya almamamızı başarısızlık olarak görmüyor kimse! Benden başka…

Aklı başında, kafası çalışan bir yönetici oturup bu verilere bakar.

Neden Batum’da son turda bir sporcumuz, Avrupa ikinciliğiyle oraya gelen bir sporcumuz, saatlerin geri alınması yüzünden saati otomatik olarak değişir de tura gelemez. Hükmen yenilir, neden?

Kim orada kafile başkanı? Kimse o hesap sorulsun. Bunlar çocuk! Çalışmıştır, geç uyumuştur, iyi de kimse haber vermiyor mu? Turdan yarım saat önce, kahvaltıda, bir saat önce; kimse bakmıyor mu “nerede sporcumuz” diye? Ben uyarıyorum, yarın bir sporcumuz odasında sağlık sorunu yaşar, kimsenin haberi olmaz, o zaman geç olur hayıflanmak için! Bu yönetimden her şeyi bekliyorum.

Eminim kafile başkanı, başkan ve ekibinin iki yıl önce haçapuri yerken Prag’a organizasyonu kaptırdığı gibi, yemek içmekle meşguldü. Kim bilir!

Şimdi benim dikkatimi çeken nokta, eminim ki benden başka federasyon dışında kimsenin gözüne çarpmayan nokta başka.

12 yaş kadınlarda neden tek sporcuyla gittik?

Yok mu bu ülkede 12 yaşında bir kızımız? Sıla ve Barış Ekin, zaten kişisel haklarıyla gittiler. Bu durumda, ülkemizin 12 yaş açık ve kadınlar kategorisinde var olan birer sporcu hakkı başka birisi tarafından kullanılabilirdi. Eğer 12 yaş açıkta Ahmet Utku için kullanıldıysa bu hak, tamam. (ona da emin değilim açıkçası)

Peki 12 yaş kadınlar kategorisinde neden bir sporcu daha yollamıyorsunuz?

Kıta şampiyonalarında ilk üçe giren sporcular, Dünya Şampiyonasına şahsen davetli sporcu olarak katılma hakkına sahiptir. Buna “personal right” yani kişisel hak denir.
Turnuva regülasyonunda ilgili bölüm bilmiyorsanız öğrenin, biliyorsanız utanın!

Burnumuzun dibinde bir şehirde dünya şampiyonası yapılıyor ve siz bir kategoride var olan hakkınızı kullanmıyorsunuz!

Y A Z I K L A R    O L S U N!

Neden bu kadar az sporcuyla katıldık?
Neden 12 sporcu? Neden 24 sporcu değil.
Nerede bulacaksınız böyle turnuvayı? Neden ikinci, üçüncü hatta dördüncü sporcuları göndermiyorsunuz?
Duyamıyorum, soruyorum, duyamıyorum!

Okurlarıma ben yanıtını vereyim: Çünkü madalya şansımız yok. çünkü Gülkız Tulay’ın aklı farklı çalışıyor. Gülkız Tulay, gerçek Dünya Şampiyonasına sporcu yollayıp neden deneyim kazandırsın ki? “Çocuklarımız, alt yapımız daha iyi olsa ne olur olmasa ne olur?” düşünüyor olabilir mi başkan? Emin olun daha fazlası da vardır. Aksi takdirde durum daha feci.
Gelin konumun oluşmasına neden olan hamlenin arkasındaki hesaba bakalım. Nereden baksan hamle çift soru:

Parası yoktu

Federasyonumuzun kaynağı yoktu sporcu yollamak için! Bu durumda ben yazıklar olsun diyorum. Yönetim kurulu üyelerini yediren, içiren, gezdiren, oğlunu federasyon kaynağıyla yurt dışında göreve gönderen başkan, bu kadar sponsor ve devlet desteğine rağmen bir sporcu için uçak biletine kaynak bulamıyorsa, yazıklar olsun.

Kişisel Haklardan haberi yoktu

Asla inanmıyorum, ama, hani o kadar bilgisiz olabilirler mi diye de düşünüyorum. Siz bakmayın öyle genel kurulda “eskiden dört kişi vardı, şimdi on tane üyemiz var FIDE komisyonlarında” dediklerine… Hepsini toplayın tek bir üye etmez. Yazdım daha önce, aday oldukları turnuva raporundaki terör göndermesine ben konuşana kadar ağzını açmayan Özgür Solakoğlu’nun durumunu.

Bilmiyorsa ayıp… Biliyorsa Başkanına söylemiyorsa daha büyük ayıp. Başkanı da biliyor ona rağmen bir sporcu yollamıyorlarsa yazıklar olsun.
Bunların bir şey bilmemesi çok doğal ve muhtemel.

Başka bir neden – Madalya zordu

Başka ne olabilir nedeni? Batum’da Dünya Şampiyonası var ve sen sporcu yollamıyorsun! Bence bir nedeni de bu sporcuları daha zayıf bir turnuvaya yollayıp madalya almak olabilir. Yani artık öyle  yönetiyorlar ki bu federasyonu, eminim böyle düşünebilirler. Yani aklı farklı çalışır.

Dünya Okullar Satranç Şampiyonası- 42 Saatlik İşkence!

Nitekim, Batum’daki Dünya Küçüklere ücretsiz katılım hakkı olmasına rağmen ek sporcu yollamayan federasyon, Soçi’de düzenlenen Dünya Okullar Şampiyonasına 24 sporcu yolladı.
Dünya Okullar Şampiyonasına gidiş tam bir rezaletti. Hangi zeka fakiri planladı bilinmez ama, İstanbul’dan Soçi’ye THY haftada üç kez doğrudan uçarken, çocuklarımızı Moskova üzerinden aktarmalı götürenlere ne demeli? Nasıl bir vicdan bu?
Hem daha pahalı hem de daha uzun bir yol.
Sonucu?
Kafile aktarmada pasaport kontrolüne takılınca, Soçi uçağını kaçırıyor. Ardından da otobüsle gidiyor Soçi’ye. İstanbul çıkışından varışına kadar olan süre 42 saat!
Para olmaz, direk uçuş olmaz anlarım. Ama bu nasıl bir şeydir? Ne bekliyorsunuz o turnuvadan artık.
Merak ediyorum, yönetim kurulu üyesi olan Özgür Solakoğlu, aynı zamanda bu organizasyonda FIDE adına gözlemci olarak yer alıyordu. O nasıl gitmiş?

İlk turda herkes berabere yapıyor, ama rakip yok! İlk tur sonuçlarını paylaşıyorum sizle.. Turnuvadaki ciddiyete bakın…

SONUÇLAR

Sonuçlara bakın… Sporcularımız ilk turda yarım puan almış ama eşlendirilmemiş…

Satrançta böyle bir uygulama yok! Duyduğumuz kadarıyla, organizatörler, Solakoğlu’nun dahi önerisiyle, geç kalan kafilemizdeki her sporcuya rakibi olmadan yarım puan veriyor. Bu nasıl bir turnuva? Nasıl bir uygulama? Sıfır hatadır mutlaka…

Akıl alır gibi değil. Kuşkusuz bu sporcularımızın puan kaybı demek ama aynı zamanda eşitlik bozmada da geri düşmesi demek.
Bunlar nasıl işler?

24 sporcumuzun katıldığı turnuvadan bir gümüş iki bronz madalya ile dönüyoruz.Dikkatinizi çekiyorum bu çocuklarımız inanılmaz yetenekli! Eğer bizim yönetimimizin anlayışı ve alt yapı desteğiyle devam etseydi satranç federasyonu, Soçi’de değil, Batum’da veya Khanty Mansysk’te derece yaparlardı. Daha önce bu madalyaları gerçek Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında almış, kalbur üstü, olağan üstü yetenekli sporculardan söz ediyoruz. Onları alkışlıyorum başarılarından dolayı, ama benim beklentilerim çok daha büyük.

Bu başarılar güzel, ama;
– İlk tur oynasalardı, madalyaların sayısı ve rengi değişebilirdi, daha çok madalya ve şampiyonluk da alabilirdik
– Keşke bu sporcularımız Dünya Küçüklerde oynasalardı.
Ama olmaz tabii…

Gülkız Tulay şimdi bunu yeri göğü sallayıp, “Dünya Şampiyonasında bir gümüş iki bronz aldık” diye tarihi bir başarı gibi sunacak.

Bakana, genel müdüre, basına, sponsora, yersek bize delegelere…

Lobi Firması (adı bu firmanın) bedelini federasyon ödemek üzere şimdi röportajlar yaptıracak, televizyonlarda boy gösterecek madalya sahibi olan sporcularımız… Ne güzel değil mi?

Peki gerçekler ne olacak? Bu çocuklar, gerçek Dünya Şampiyonasında ilk ona giremeyecek.
Kabahat onların mı? Bence zerre kadar sorumlulukları yok. Hepsi büyük yetenekler.

Gülkız Tulay’a ve yönetimine rağmen!

Share Button