Krakermiş!

Share Button

Kısa bir süre önce “Kriter mi, Krater mi?” başlıklı bir yazı yayınlamıştım. Bir yanıt geldi: “Krakermiş”

Yani yenilebilir, ama içinde katkı malzemesi var dikkatli olmak lazım.

Yanıt veren genç arkadaşımız AYGEG içinde görevli bir antrenör kardeşimiz. Yanıta göre ben hata yapmışım, yani aslında Özel Çalışma Grupları ile Davetli Sporcu kriterleri farklıymış.

Önce yanıtı birlikte görelim…

“Ulusal takım havuzu kamplarına doğrudan katılım kriterleri” ile “Özel grup seçme kriterleri” birbirinden bağımsız konulardır.
Özel grup, bir yaş grubunda belirli bir Elo üzerinde olup, o yaş grubunun göze çarpan sporcularını içerir. (http://www.tsf.org.tr/…/11174-ozel-grup-secme-kriterleri) Burada söz konusu bir hesaplama olmadığı açıktır.
Bunun dışında, herhangi bir sebeple Türkiye Küçükler ve Yıldızlar Şampiyonası’na katılmamış veya katılsa da milli takım havuzuna girememiş fakat daha sonra kendini geliştirerek Elo’sunu yükselten sporcuları korumak amacıyla havuza doğrudan katılım kriterleri (ilgili linkteki 3. madde)belirlenmiştir. (http://www.tsf.org.tr/…/10849-2017-ulusal-takim-havuzu…) Burada bir hesaplama söz konusudur ve bu hesaplamalar Altyapı Milli Takım Antrenörleri tarafından büyük bir hassasiyetle yapılmaktadır.
Bahsi geçen iki sporcumuz, Fide tarafından yayınlanan Mayıs ayı Elo listesinde o yaş grubunun ilk 10 sporcusunun Elo ortalamasının 100 Elo üzerinde Elo’ya sahip olup doğrudan katılım kriterlerinin ilgili maddesini sağlayarak ulusal takım havuzuna girmeye hak kazanmışlardır.
Takdir edersiniz ki bu kriter tamamen iyi niyetli olup, çalışıp kendini geliştiren sporcuları korumaya yöneliktir. Böylelikle tek bir turnuvaya bağlı kalınmayıp, kendini fazlasıyla geliştiren sporculara bir imkan sağlanmış olacaktır.
Ayrıca, federasyon aracılığıyla bu ve benzer konularda daha fazla bilgi edinmek isteyen herkese gerekli bilgiler verilmektedir.
Bilgilerinize

Kanalın Seçimindeki Çirkinlik

Öncelikle yanıtın geldiği yeri Gülkız Tulay’ın ne kadar küstah olmasıyla ilişkilendiriyorum. Yok hayır, yanıtı veren kardeşimizi küçümsemiyorum. Bugün Gülkız ablasına göre yanıt verir, yarın başkasına göre… Ama ben hiç böyle birini kullanıp muhalefete yanıt verdirmedim. Yönetimdeki kulağım bana artık birebir yanıt verileceğini söyledi. Artık hiç bir şey yanıtsız kalmayacakmış. Ama yanıt kanalını biraz daha güzel seçin lütfen. Gülkız Hanım takıldığınız konularda beni her zaman arayıp sorabilirsiniz, yeter ki satrancın çıkarı olsun… Ama ben sizin nepotizm işlerinizi bilmem, kulüpçülüğünüzden anlamam, o konularda üstünüze kimse yok.

Gülkız Tulay bu işleri çok çirkin ve yanlış yapıyor, bu çirkin tarzı her ne kadar kendisine yakışsa da,  bu spora gönül vermiş bizler için hiç hoş değil.

Diyebilirsiniz ki, benim üslubum sert ve o nedenle bana karşı böyle bir kanal kullanıyor. Ama ya velilerimize ve herkese karşı bu tavrına ne demeli.

Ne dediğimi açıklayayım, tam bir küstahlık!

Bir grup oluştu, dikkatle takip ettiğimi söylemeliyim. Satranç Gönülleri Birlikteliği…

İşlerimden fırsat buldukça bakıyorum paylaşımlarına. İyi niyetli bir çalışma olduğunu düşünüyorum.

Gülkız Tulay ve yönetimindeki satrançla hiç bir ilgisi olmayan toplam 15 kişinin ve hatta yönetim kurulu yedek üyelerinin alt yapıyı yok edecek şekilde aldıkları yanlış kararlar ve almadıkları doğru kararlar, sonuçta tek tek yetenekli çocuklarımızın, dirilemeden kuruyan bir fidan gibi yok olmalarına neden oluyor.

Gülkız Tulay bu, yarın satrançla bir ilgisi kalmayacak, ardından ne deneceğini umursamıyor, yarını düşünecek tek karar almıyor,  Türk satrancının alt yapısını yok ediyor.

Velilerimiz dört yıl sonra artık umudu kesmiş olmalı ki, olağanüstü yetenekli bir çocuğumuzun velisi liderliğinde bir araya gelerek “yeter artık” dur demek istiyor bu kötü gidişe…

Tabii Gülkız Tulay ve yanındaki satrançla ilgisiz kişiler (mangalacı ve dürümcü dahil) bunu hemen bana iliştirdiler önce…

“Arkasında Ali Nihat YAZICI var diye…”

Yok efendim, alakam yok olsa biraz sonraki satırlarda söyleyeceğim gibi farklı olurdu. Ben bir şeyin arkasında gizlenmem doğrudan önünde cephede dururum.

Çok önemli, çok iyi niyetli gördüğüm bir dernek bu,  ama hiç bir şekilde ilgimin olmadığını söyleyebilirim SGD ile.

Neden mi ilgim yok?

Sosyal paylaşım ortamındaki bir yazıdan okuduğumu aktarıyorum: Bu kıymetli velilerimiz Gülkız Tulay’dan randevu istiyorlar, sorunları tartışmak, çözüm önerilerini bulmak için konuşmak istiyorlar.

Yanıt: “Biz size görüşeceğiniz bir yönetim kurulu üyesi belirleyeceğiz”

KÜSTAHLIK!

Kimsiniz siz Gülkız Tulay, ki bir veliye şu yönetim kurulu üyesi ile görüş diyeceksiniz.

Ne haddinize sizin Gülkız Tulay! İnanamıyorum bu yanıta.. Biz siz çocuklarınızla ilgili olarak bizi aradığınızda, git yönetim kurulu üyesi ile mi konuş dedik size Gülkız Tulay?

Gülkız Tulay bu küstah yanıtı veriyor ya da verdiriyor, velilerimizden bir kısmı da “bu çok iyi bir başlangıç devam edelim” diyor.

Ohooo, maça 3-0 geride başlamışsınız o zaman siz. Böyle bir mantıkla zerre kadar yol alamazsınız kıymetli veli.

Siz devam edin bakalım… Çok beklersiniz bu yönetimden iyi niyet.

Benim bu gruba bir kaç iyi niyetli önerim var. Tabi içlerinde gerçekten çocuğunun satrançtaki yeri  kadar, bu sporun çıkarlarını da düşünenlere…

Sporcu her şeyin merkezindedir.  Bu ülkenin spor yönetimi her zaman böyle düşünür. Emin olabilirsiniz. Eğer doğuştan gelen o yeteneği taşıyan bir sporcu varsa, bu bir çocuksa, federasyon başkanı için talepte bulunan velisiyle görüşmek; bakanla görüşmekten, açılışa-kapanışa katılmaktan, her şeyden daha önemlidir. Tabii gerçek bir başkan için… Koltuğunu düşünen Gülkız Tulay için değil!!

Size söyleyeyim, altı ay sonra yapacağınıza şimdi yapın. Sizin bu federasyonla görüşecek bir şeyiniz yok. Çünkü satrançla ilgileri yok. Sorunlarınıza çare bulamazlar, çünkü tarafsız, satrancı seven ve çalışan kişiler olmalılar.

Çare bulamazlar çünkü balayı için çiftleri otellerde ağırlamayı, delege olarak oylarını almak yerine, o kaynakları Gurevich gibi hocalar için kullanmayı istemezler. Samimi değiller çünkü.

Çare bulamazlar, bilmiyorlar çünkü, bulsalardı görürdük bu güne kadar. Israrla kayıp varyantı tekrar tekrar oynamaya gerek yok.

Sizin gitmeniz gereken adres Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü…

Sizin çareniz orada! Bu devletin gerçekten spora önem verdiğine hala inandığım yönetiminde. Siz eğer derdinizi oraya anlatabilirseniz bu saçmalık sona erebilir.

Bunun dışında naçizane bir önerim daha var bu derneğe.

Merkezinde ders verdirmek için aranızda bulunan antrenörlere dikkat edin!

Eğitim kulüpleriyle rekabet eder bir duruma düşmeyin. Sizin amacınız bir kulübün yaptığı ya da yapabileceği şeyi tekrarlamak olmamalı. Naçizane önerimdir. İster kabul edin ister etmeyin.

Biz dönelim krakere…

AYGEG KRAKERİ!

AYGEG’de profesyonel olarak çalışan genç kardeşimizin yanıtını okuduğumuzda anlıyoruz ki, bir yerlerde bazı hesaplar yapılıyor. Yazısında bunu bu kardeşimiz şöyle ifade ediyor.

Bunun dışında, herhangi bir sebeple Türkiye Küçükler ve Yıldızlar Şampiyonası’na katılmamış veya katılsa da milli takım havuzuna girememiş fakat daha sonra kendini geliştirerek Elo’sunu yükselten sporcuları korumak amacıyla havuza doğrudan katılım kriterleri (ilgili linkteki 3. madde)belirlenmiştir. (http://www.tsf.org.tr/…/10849-2017-ulusal-takim-havuzu…) Burada bir hesaplama söz konusudur ve bu hesaplamalar Altyapı Milli Takım Antrenörleri tarafından büyük bir hassasiyetle yapılmaktadır.

AYGEG antrenörleri yukarıda da belirtildiği gibi bazı hesaplamaları büyük hassasiyetle yapıyorlarmış. Hesaplamanın saçmalığı bir tarafa ama, Gülkız Tulay’a bir mesajım var buradan, hesaplamaların sonuçlarını yayınlatmamanızın nedeni ne olabilir? Görülmesin diye mi? Bilinmesin diye mi? Kalkıp şimdi Bilgi Edinmeyle sorayım mı? Hakkınız var mı sizin, sportif konuda bir hesaplamanın sonucunu gizli tutmaya?

Ben dahil herkesin aklına düşen kurt, “acaba bu hesaplamalar özellikle mi yayınlanmıyor?” sorusudur.

Bu yanıtı veren kardeşime tek söyleyeceğim, satranççı olarak bu yanlışlara alet olmanın sorumluluğunu unutma!

Ben onu bunu bilmem. Sorularıma yanıt arıyorum..

  1. Hangi yönetim kurulu kararı var arkasında?
  2. Özel Çalışma grubunun gerekçesi nedir?
  3. Doğrudan davetli sporcunun gerekçesi nedir?
  4. Doğrudan davetli olarak çağrılan sporculara uygulanan kriter puanları neden yayınlanmıyor?
  5. Hesaplamayı yapanlar hangi periyotlarda yapıyorlar?
  6. Davet edilen ay mı dikkate alınıyor, yoksa daha önceki aylarda dikkate alınıyor mu?

O kadar saçmalık var ki içinde.

Tam bir minare kılıf hikayesi…

Şimdi herkese açıkça sesleniyorum.

Aslında 11 tur düzenlenmesi gereken bir turnuvayı 9 tur yapan ve hiç bir kabahati olmadığı halde bir sporcunun aynı puanı almasına karşılık, kendi seçimi olmadığı halde karşılaştığı rakiplerinin aldığı düşük puanlardan dolayı eşitlik bozmayla dışarıda kalması vicdansızlıktır.

O nedenle buna kriter değil, olsa olsa kraker denilir.

Bu konuları defalarca anlattım, feriştahı ile de tartışırım TSF’de!

Bu delikanlı dahil bilen kimsenin olmadığına da eminim. Bilenlerin hepsi öyle ya da böyle dışlandılar.

Teknik Kurul kaynaklarım bana AYGEG ve TK arasında ciddi sıkıntılar olduğunu belirtti.

Bakalım en azından bundan sonra Gülkız Tulay, başkaları aracılığıyla bize yanıt verecekmiş.

YANITSIZ HİÇ BİR ŞEY KALMAYACAK! diye haykırmış Gülkız Tulay..

Bence de Gülkız Hanım, bence de… Emin olabilirsiniz … : )

Devam edecek…

Share Button