İllüzyon

Share Button

422357UIllusionUChessUBoardUPosters_ad
İllüzyon ya da yanılsama; duyu yanılsaması ve yanılsama olarak bilinir. Gerçek bir nesnenin ya da olayın duyular üzerindeki izlenimlerinin yanlış değerlendirilmesidir.
Gerçeklikteki fiziksel olayların algılanması, yalnız bir nesnellik içinde kayda geçirilmez, sürekli değişim gösterebilir, İnsanlar sıklıkla öznel değerlendirmelerini gerçeklikle karıştırırlar. Gerçeğe ulaşmak için araştırma yapmak, etik davranmak ve objektif olmaya dikkat etmek gerekiyor.

Geçtiğimiz Cuma günü tamamlanan Türkiye Küçükler, Yıldızlar ve Emektarlar şampiyonalarının TSF web sayfasından ve internetteki bazı sosyal paylaşım sitelerinden  aldığımız bilgilere göre ”muhteşem” bir organizasyon olduğunu öğrendik.
Yaklaşık beş gün boyunca turnuvanın yapıldığı otelin neredeyse her santimine ayak bastım. Şimdi bu ”muhteşem” organizasyon hakkındaki düşüncelerimi madde madde yazıyorum

  • Organizasyonda görevli hakemlerin turnuvanın yapıldığı ana binada konaklamadıklarını, 15 dakika mesafedeki başka bir binada kaldığını bizzat hakem arkadaşlarımdan öğrendim. Federasyon tarafından kapatılan odalar hakemler için değil de oy verecek delegeler için kullanılıyor kuşkusuz. Ayrıca Federasyon, hakemlere sabah akşam spor yaptırarak dinç olmalarını sağlıyormuş, bir taşla iki kuş vurmuş, çok zekice!
  • Ben şahsen yemek ve ikramları beğendim, ancak yemeklerden şikâyet eden insanlar olduğunu biliyorum. Kimi beğenir kimi beğenmez. Ama bu ”muhteşem” organizasyonda restoranda oturacak yer bulamadığımızdan, defalarca ayakta yemek zorunda kalarak, bir dostumuzun deyimiyle ”kokteyl kültürümüzün” gelişmesine destek olan federasyona teşekkürü borç biliyorum. Belli ki kurullarda kokteyl alışkanlığı oldukça yer etmiş, çok sevindim. Bu uygulamanın yakında sporcular içinde yapılması gerektiğini düşünüyorum. Böylece yaklaşık 3-4 saat ayakta oynayan sporcuların fiziksel dirençleri arttırılabilir.
  • Ana bina dışında kalan bahçe odalarındaki bazı katılımcıların soğuk odalarda kaldığı ve birçok kişinin hasta olduğunu düşününce, insanın aklına neden battaniye ye sarılmamışlar ki diye sorası geliyor. Nasıl üşümüşlerse artık, otelden fazla battaniye talebinde bulunmak akıllarına gelmemiş.
  • Ana binaya çok yakın olmasına rağmen bahçede ki odalardan birinde kaldığım için, internetin çekmediğini düşünüyordum. Ama odam sıcaktı, klima çalışıyordu… Mutluydum, telefonumun çekmediğini görünce biraz sinirlenmiştim, ama ana binada ki odalarda da internet bağlantısının kötü olduğunu görünce, içimin yağları eridi, kendimi iyi hissetmeme neden olan TSF yönetimine bunun için de teşekkür ediyorum, kimseye haksızlık yapılmamış sonuçta.
  • Lobide internet bağlantısı mükemmeldi. Gerçi telefonumun ve bilgisayarımın şarjı için bir tane bile priz bulamazken, nedeninin canlı yayın ekranlarının tüm prizleri işgal etmesi olduğunu anladığımda, huzura kavuştum. Sonra biraz daha düşününce kötü niyetli olduğumu hissettim, priz bulsam ne anlamı vardı ki, oturacak yer yoktu zaten, insanlar sandalye bulamadıkları için kolon dibi taşlara oturuyorlardı ve ben de onlar gibi mutlu olabilmeyi başarmalıydım.

IMG_0297

IMG_0301

IMG_0311

  • Kadınlar tuvaletinde 8-10 yaş arasındaki maçı kaybeden kızına ”Senin yüzünden insanların yüzüne bakamıyorum” diye bağıran veliyi, ayrıca maç kaybettiği için asansörde kızını tartaklayan veliyi, bahçede kafasının üstüne fena halde düşüp kısa süreli baygınlık geçiren çocuğa ”ben doktorum” dedikten sonra ”iyi misin yavrum” diyerek ilk müdahaleyi yapan ve ”bir şeyi yok” diyerek, 112 ye haber vermemin gereksiz olduğunu da söyleyerek tedavisini tamamlayan veliyi kutluyor, olaydan bir kaç dakika sonra çocuğu ve annesini Organizatör Ümit beye yönlendirerek doktor kontrolüne gönderdiğim için utanıyorum. Ayrıca gözümün önünde yine 8-10 yaş civarındaki bir çocuğun baş ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısı gibi nedenlerle maçtan ayrılarak, tekerlekli sandalye ile ambulansa oradan da hastaneye taşınması, ”satranç spor değildir” diyenlere en iyi cevabı vermiştir kanımca. (sporcunun video görüntülerini etik olmadığını düşünerek burada yayınlamayacağım, ama ille de uyduruyorsun bunları diyen yandaşlar varsa yayınlamaları karşılığında kendilerine gönderebilirim) Spor literatürüne ”veli baskısı sendromu” olarak geçecek bu gibi olayların Federasyon tarafından ”Veliler velinimettir”, ”Müşteri her zaman haklıdır” anlayışını bu bağlamda takdir ediyorum. Ne de olsa “kaz gelecek yerden çocuk” esirgenmez.
  • Sporcusunun maç sırasındaki davranışlarını gözlemlemesi Federasyon tarafından yasaklanan antrenör arkadaşlarımızın, bu yöndeki itirazlarını da anlamsız buluyor, Federasyonun en kısa zamanda antrenörler için ”Astral seyahat kursları” açmasını bekliyorum. Böylece antrenörler öğrencilerini maç sırasında gözlemleyebilir ve hatalarını düzeltme fırsatı bulabilirler.
  • Tur sayılarının yetersiz olduğu eleştirisine de katılamıyorum. Örneğin 13 yaş genel kategorisinde son tura ”lider” giren sporcunun son turda mağlup olması nedeniyle turnuvayı yedinci bitirmesi ve bu nedenle milli takım havuzuna girememesi, tur sayısının yetersiz olduğunu gösterir mi? Tabi ki hayır! Haklı olduğumu ancak başınıza geldiğinde, anlayabilirsiniz.
  • Emektarlar turnuvasının da dahil edildiği organizasyon sırasında, turnuva alanlarında nem oranının %18’lere düşmesi ve yaşı geçkin sporcuların nefes almakta zorlanması gibi benzeri ciddi sağlık sorunlarının oluşmasına yeşil ışık yakan TSF yönetiminin, turnuvaya aksiyon ve heyecan katmaya çabası da takdire değerdi.
  • Haydi biraz gülüp eğlenelim diye bir fıkra anlatayım; ”Muhteşem” bir satranç turnuvasının 16 yaş kızlar kategorisinde 1. turda iki kız sporcumuz maç yapıyor. Kızlardan birinin babası, lobideki ekranlardan maçı izliyor, 11. dakikada! maç sona erince otelde kızını aramaya başlıyor. Odaları, lobiyi otelin muhtelif her yerini kontrol etmesine rağmen kızını kalabalıkta bir türlü bulamıyor. Federasyonun bastırdığı danışma bülteninde de yer alan Şampiyonalar Düzenleme Kurulu üyesi bir beyle salona tekrar gidiyor, Üye, başhakemle kapıda görüşüp kızın durumunu soruyor. Veli tek kelime etmiyor, ama sonrasında hakemlere hakaret ettiği iftirasıyla karşılaşıyor. Başhakem ‘‘Maçı biten sporcuları dışarı çıkarıyoruz” diye kestirip atıyor. Aramaya devam ediyorlar haliyle, 3,5 saat sonra babanın endişeli halini gören bir WIM meseleyi öğrenerek, Federasyonun muhasebesinde görevli bir bayanı turnuva salonuna göndermeyi başarınca gerçek ortaya çıkıyor, meğer maç hala devam ediyormuş. Meğer o maç, bu maç değilmiş te başka bir maçmış, ama isimler 11. dakikada biten maçın altında yer alıyormuş. Adamcağız boşuna aramışmış kızını meğer. Meğer kızının ekranlara yansımayan maçında taşlar yanlış dizilmiş, oyunun ortalarında fark edilmiş meğer. Durum hakeme söylenmiş de, maçı kurallar gereği yeniden başlatması gereken hakem taşları düzeltip devam edin demiş. Kızının içeride hala oynamakta olduğunu henüz öğrenen baba, o sırada yanına gelen kriz masası başkanına olayla ilgili sitem edince, yaşanan krizden 3,5 saat sonra haberi olan “kriz geçiren” kriz masası başkanı bombayı patlatmış ”Federasyonun ne suçu var” diye! Ha bu arada, veli/antrenör ne bilsin çocuğun nerede olduğunu henüz Astral seyahat kursları başlamadı ki!
  • Muhteşem turnuva” ile ilgili bir de trajedik hikaye yazmasam olmaz inanın.10 yaş kızlar kategorisinde iki kız sporcumuz tahtada ”3 konum tekrarı” kurallara göre oluşunca siyahlarla oynayan sporcu beraberlik olduğunu söylüyor, iki çocuk el sıkışıp, sonucu bildirmek için hakem çağırıyor. Hakem, çocukların anlaşmış olduğunu çok ta umursamadan ve konumu incelemeden, maça devam kararı verip 3 kere konum tekrarı olmadığını ve talebin cezalandırılması gerektiğini düşünüp, sporculardan birine 3 dakika süre eksiltme cezası veriyor, kurallar gereği diğerine 2 dakika süre eklemeyi de unutuyor! Tam bu sırada yan masadaki çocuklardan biri arkadaşlarının anlaştığı görüşünden yola çıkarak ve maçın bittiğini düşünerek ”Şu hamleyi yapsaydın” diyor, bu hakem oradayken oluyor!! Rezalete bakar mısınız? Devam eden maçta, talebi kabul edilmediği için ceza alan sporcu söylenen hamleyi yapıyor ve bir süre sonra oyunu kazanıyor. Hakem hala orada ve Hakem maçı 0-1 skoru ile imzalıyor ama kaybeden sporcu imzalamak istemiyor ve “hile yaptınız kabul etmiyorum” diyor. Hakem baskısı ile imzaladıktan sonra ağlayarak annesine koşuyor ve ”Anneciğim hakkımı korur musun” diye yalvarıyor. 0-1 skoru web sayfasında ilan ediliyor. Anne, bir şekilde başhakeme ulaşıyor (!) sözlü olarak itiraz ediyor (!) bu duruma. Maalesef, Başhakem sadece bir tarafı dinleyerek ve notasyona baktığında 3 konum tekrarı oluştuğunu gördükten sonra yetkisi dışına çıkarak maçın skorunu ½-½ olarak değiştiriyor. (FIDE kurallarında maç bittikten sonra 3 hamle kuralına göre beraberlik isteyen değil de istemeyen tarafın “SÖZLÜ” itirazıyla karar düzelten ilk hakem olarak tarihe geçiyor). Diğer sporcunun babasına telefonla durumu bildiriyor (!) ve skoru web sayfasında yayınlıyor. Bunun üzerine yarım puanın Başhakem kararıyla alındığını düşünen baba, itiraz bedeli 75 TL’yi yatırarak itiraz kuruluna konuyla ilgili dilekçe yazıyor. 5 kişiden oluşan itiraz kurulu gece saat 22.00 civarında toplanınca, Başhakem itiraz kuruluna kapalı kapılar ardında açıklama yapma gereği duyuyor! İtiraz kurulu yetkilerini hatırlayınca orada bulunmakta ısrar eden başhakemi ve turnuva gözlemcisini dışarı çıkarıyor. Daha sonra, sporcuları, hakemi, başhakemi, hatta hamle söyleyen sporcuyu tek tek dinliyor. Başhakemin diğer sporcuyu dinlemeden skoru değiştirme hakkı olmadığına o kadar odaklanıyor ki, oyuncuların 3 konum tekrarı ile başlayan ve el sıkıştıkları için (http://tsf.org.tr/kaynaklar/belgeler/fide-kurallari/finish/18-kurallar/256-fide-oyun-kurallari) FIDE Satranç Kuralları 5.2.c’ye göre berabere bittiğini göz ardı ediyor, saat 01.50 itibariyle aşağıda yayınlanan kararı alıyor, itiraz eden sporcunun talebini kabul ediyor, oyunu 0-1 olarak tescil ediyor ve 75 TL yi veliye iade ediyor.

İtiraz Kurulunun maç ile ilgili ilk kararı
1
Keşke bu kadarla bitseydi diyorsunuz biliyorum, ama maalesef trajedi devam ediyor. İtiraz kurulunun kararı üzerine bu sefer diğer sporcunun annesi dilekçe yazıyor, itiraz bedelini ödüyor. İnanmayacaksınız ama evet, itiraz kurulu dilekçeyi kabul edip bu sefer de 3 konum tekrarı oluştuğuna, oyuncuların beraberlik konusunda anlaştığına ve maçın beraberlikle sonuçlanmasına karar vererek saat 04.05 te Türk satranç tarihine adını’‘altın harflerle” , ”kendi kararına itiraz eden itiraz kurulu” olarak yazdırıyor. Oysa İtiraz Kurulu kararları kesindir ve değiştirilemez diye bir hüküm bulunuyor. Bulunmuyor mu?
İtiraz Kurulunun 3 saat sonraki ikinci kararı- 2 sayfa
2
3
Bu olayda ;
1- Federasyon yönetimi, böylesine önemli bir turnuvada tarafsızlığını koruyamayan, yetersiz, bilgisiz hakemler görevlendirmekle büyük bir hata yapmıştır.
2- Maça bakan hakem verdiği yanlış karardan dolayı, 10 yaşındaki çocuklara bu kâbusu yaşattığı için kabahatlidir.
3. Başhakem, şifahi olarak kendisine ulaşan bir velinin yazılı talebi olmadan,yetkisini aşarak ve ”tarafsızlığını bozarak” 3 kez konum tekrarı talebini dikkate alarak maç skorunu değiştirmeye yönelik hareketinden ve sonrasında itiraz kurulu, henüz kendisini çağırmadığı halde itiraz kurulu üyelerini kapalı kapılar ardında baskı altına almaya çalışmaktan ve itiraz kurulunun aldığı ilk kararı (yanlış dahi olsa ) uygulamadığı için kabahatlidir.

İtiraz kurulunun ilk kararı hakkında başhakemin herhangi ifadesi bulunmazken ikinci kararı onayladığını görüyoruz.
4

4. İtiraz Kurulu olayın tüm ayrıntılarına ulaştıktan sonra verdiği karar nihai olmasına rağmen, tekrar toplanarak hata yapmış ve daha kötüsü oybirliği ile verdiği maç sonucuyla ilgili kararını yine oybirliği ile değiştirmiş ve ikinci bir hata daha yapmıştır!

5. Maç hakeminin önünde hamle söylenmiş hakem buna müdahale etmemiş, ceza vermemiştir.

6. Başhakem ve Gözlemci nasıl olur da İtiraz Kurulu kendilerini çağırmadan toplantı odasında bulunur? Akıl alır bir durum değil bu.

7. ”İtiraz kurulu oluşturulmayacak olup, başhakemin kararı kesindir” ifadesiyle dolu tüzükler hazırlarsanız gün gelir itiraz kurulu, görev, yetki ve sorumluluklarını işte böyle unutur sonunda…

Hepsi bir araya gelince eşek şakası gibi duruyor değil mi? Bu olayı yaşayan çocukların travmasını kim çözecek? Kim, bu ailelerin yıllar boyunca çocuklarının satrançta başarılı olması adına yaptıkları maddi harcamalarını ve manevi zararlarını telafi edecek? Yazık değil mi bu çocuklara, geleceklerine, umutlarına? Utanıp istifa edecek yüreği olan birileri var mı bu federasyonda? Muhteşem turnuvanızı alıp başınıza çalabilirsiniz artık.
Neşeli günler diliyorum hepinize.

Share Button