Biri Velileri Uyarmalı -1 (Giriş)

Share Button

YAZI DİZİSİNİN İÇERİĞİ

  • Problemin tanımlanması (Avrupa Okullar Şampiyonası)
  • Bu problem nasıl doğdu? Sorumlusu kim?
  • Problem olmasına karşın paydaşlar (taraflar) neden ses çıkartmıyor? Yani kim neden ses çıkartmıyor?
  • Sorun yetenek mi? Avrupa Okullara katılan çocuklar yetenekli değil mi?
  • Yetenek nasıl bulunuyor? Hala bulunabiliyor mu?
  • Avrupa Okulların bir kandırmaca ve problem olduğunu bilimsel olarak kanıtlayabilir miyiz? (Yaş gruplarında ayrıntılı inceleme)
  • Çözümleri nedir? Katılmamak mı? Ne yapmak lazım?
  • TSF’nin umursamaz ve kötü niyetli tavrına karşı ne yapmalı?
  • Sonuç

Biri velileri uyarmalı!

Avrupa Okullar Satranç Şampiyonası; TSF’nin, genel müdürlüğü, spor bakanlığını, basını, sponsoru, velileri, sporcuları bilinçli olarak yanılttığı bir aldatmaca. Evet şampiyona resmi şampiyona ama, sınıflama yapmak gerekirse, Avrupa Yaş Gruplarına göre kuvvet açısından üçüncü sınıf bir şampiyona. Bunu birinin söylemesi lazım. Sporcularımızı ve velilerimizi uyarması lazım. Bunun sakıncalarını, sonucundaki felaketlerini gösterip,  kanıtlaması lazım.

Bu yazıyla neyi amaçlıyorum?

Öncelikle bakışımı muhalif ve öznel görenler olabilir. Ama bu sporda, satrançta öznellik olamaz. Açık ve net şekilde bu Avrupa Okullar Şampiyonasının 3ncü sınıf bir turnuva olduğunu sizlere kanıtlayacağım. Bunu yapmakta amacım, kıymetli sporcularımızın sevincini kursaklarında bırakmak değil! Velilerimizi üzmek ve yaşadıkları mutluluğu aşağılamak değil. Ama gerçekleri göstermek. Çünkü benim canım acıyor bu kandırmaca sürdüğü sürece! Çünkü ben satranççıyım. Bu şampiyonaya karşı değilim. Ama önceliğin kandırmacayla bu şampiyonaya verilmesinin, orta vadede ne sonuçlara yol açtığını gören, daha ileriyi görebilen, bu işin sadece bu ülkede değil, dünyada uzmanıyım, belki de en iyisi. Bugüne kadar neler yaptığım ortada. Bu konuda mütevazı olmayacağım, çünkü herkesin bunu anlaması lazım.

Birinin elini arı kovanına sokup, özellikle velilerimizi ve yetenekli sporcularımızı uyarması lazım.

Çünkü bu gidiş afyonlanmak gibi, uyuşturularak mutlu edilmek gibi, gerçekler çok acı oysa. Sporcularımızın bu kandırmacaya gereksinimleri de yok.

Kendinizi kandırmayın! Ne sizin çocuklarınız gerçek başarılar için aciz, ne de başarı bu kadar kolay!

Dost acı söyler misali siz bu yazıyı üç beş kez okuyun.

Bu Avrupa Okullar Şampiyonasından herkes memnun görünüyor ama aslında öyküde olduğu gibi “kral çıplak” denilecek şekilde bir yanılsama var. Neden mi herkes olmaması gerektiği halde memnun? Benim dışımda neredeyse herkes memnun!

Önce ilk kez satrançla ilgili bir yazı okuyanlar için olayı anlatalım.

Problem Nedir? Nasıl Doğdu?

2008 yılına kadar çocuklar için düzenlenen Avrupa Yaş Grupları Şampiyonası vardı. Bu şampiyonaya 18 yaş altı, 16 yaş altı, 14 yaş altı, 12 yaş altı ve 10 yaş altı çocuklar katılıyor, kadınlar ve açık kategori olmak üzere 2 farklı kategoride düzenleniyordu. Toplamda 10 yarışma aynı anda, aynı yerde düzenleniyordu. Sonra 8 yaş altı kategorisi, bizim muhalefetimize rağmen eklendi. Toplam 12 turnuva oldu. Bu şampiyona halen devam ediyor. Genellikle 40’a yakın ülkeden, her yaş grubunda 100’den fazla çocuğun katıldığı ve o yaş grubunda, o sene, Dünya Yaş Grupları Şampiyonasından sonraki en güçlü turnuva olarak düzenleniyor.

Sonra, ticari amaçlarla, komşu ülkelerden birisi ve ISCU (Uluslararası Okul Satranç Birliği) Avrupa Satranç Birliğinden izin alarak önce gayri resmi olarak Avrupa Okullar Şampiyonasını başlattı. Bu şampiyona da farklı olsun diye; 17 yaş altı, 15 yaş altı, 13 yaş altı, 11 yaş altı, 9 yaş altı, 7 yaş altı olmak üzere kadın ve açık kategoride 12 turnuva olarak düzenlenmeye başladı. 2012 yılından sonra bizim federasyonumuzun yoğun ilgisi nedeniyle (zayıf ama resmi bir Avrupa Şampiyonası olması, madalya almanın çok kolay olması nedeniyle) bu yarışma ticari olarak başarılı hale geldi.  

Türkiye tarafından o kadar abartıldı ki, örneğin ülkemizde 2015 yılında düzenlendiğinde 500 Türk sporcunun yanında 95 yabancı sporcu oynadı. Toplam 10 ülke katıldı. Bazı yaş kategorilerinde hiçbir yabancı sporcuyla oynamadan Avrupa Şampiyonu olan çocuklarımız oldu.

Kime ne? Gülkız Tulay böyle diyor!

Bana çok şey anlatıyor bu. Bu şampiyonaya karşı değilim. İsteyen katılsın. Ama federasyonun daha güçlü olan şampiyonada başarılı sonuç alamayıp, her paydaşı mutlu edecek şekilde, bu şampiyonaya aşırı kaynak harcaması, paydaşları yanıltması, dolayısıyla orta ve uzun vadede alt yapımızın geleceğini kolay bir turnuvayla yok etmesi anlaşılır gibi değil. Üstelik bu bilinçli yapılıyor. Çünkü yalın bir gerçek şu ki, bu turnuvada madalya alan çocuklarımızın büyük bir bölümü, her ülkenin katıldığı Avrupa Yaş Gruplarında ilk ona giremiyor.

Problem bu!

TSF’nin çok ama çok zayıf olan ve bu yazı dizisinde bu hususu rakamlarla ve belgelerle kanıtlayacağım bu şampiyonayla, genel müdürlüğü, bakanlığı, basını, kamuoyunu, velileri ve çok yetenekli sporcularımızı yanıltması problem! Ama TSF yönetimi, satranççıları yanıltamıyor bu şekilde. Çünkü, çoğunun sesi çıkmasa da, satranççılar öncesini ve sonrasını biliyor. Gerçekleri ve şampiyonalar arasındaki farkı görebiliyor. Belki kimse sesini çıkartamıyor benden başka, Gülkız Tulay’ın hışmından çekiniyorlar. Ama birileri gerçekleri anlatmalı! O yüzden kötü ben olacağım, sizi aydınlatacağım. Ben TSF yönetiminin, farklı görüşte olanlara karşı gösterdiği acımasız tavrı, gerçekleri söylemeye kalkanlara yaptıklarını göğüsleyebilecek biriyim. Genel Kurulda söylediğim gibi bedeli ne olursa olsun, bu bilgisiz ve beceriksiz yönetime karşı gerçekleri dile getireceğim.

Hangi paydaşlar, nasıl, ve neden abartılmış şekilde memnun?

TSF ve diğer adı geçen kurumlar olayı farklı algılayabilirler, ama sporcu ve velinin uyanması lazım. Gelin isterseniz tek tek bu kurumların ya da paydaşların (bir pay alması açısından değil, satranca olan katkılarından dolayı paydaş diyorum) bakış açısını irdeleyelim. Ben bu şampiyonaya bu paydaşların bakışını, bu şekilde yorumluyorum. Öyle değilse çok mutlu olurum. Ama öyle oldukları açık ve net şekilde görülüyor

TSF, Türkiye Satranç Federasyonu

Aslında tüm bu kurum ya da unsurlar arasında, olayı bilinçli ve taksirle gören, ifa eden, durumun çok net farkında olan kurum TSF, yani Türkiye Satranç Federasyonu. Çünkü başkanı, başkan vekilleri, bazı yönetim kurulu üyeleriyle, benim başkan olduğum süreçte bu şampiyonayı defalarca tartıştık.

Ancak, TSF kasıtlı ve bilinçli şekilde bakanlığı, genel müdürlüğü, sponsorları, basını, kamuoyunu, velileri, sporcularımızı yanıltıyor. Bu nedenle kötü niyet görüyorum. Çünkü bu çok kolay. Olaydaki hiçbir paydaş kalkıp, “kral çıplak” diyemiyor, yoksa eleştiri alacak. Ama ben diyorum, çünkü satranççıyım.

TSF zor olanı; yani iyi sporcu yetiştirmeyi, gerçek başarıyı yakalamayı beceremediği için, aslında kimsenin çok fazla itibar göstermediği, ama neredeyse sırf Türkiye için düzenlenen ve ticari olarak organizatörü kurtaran bu şampiyonaya önem veriyor. Burada alınan onlarca madalya, aslında Avrupa Şampiyonu ayarında olmayan madalyalar ile durumu idare ediyor. Ama uzun vadede spora büyük zarar veriyor.

Neden peki? Çünkü Gülkız Tulay, azbaşkanları ve yönetim kurulu üyeleri, satrançla çok ilgisi olmayan insanlar. Yönetimdeki bir, iki adet “eski” satranççıya da bir şeyler verilmiş, o nedenle onlar da susuyorlar.

Ama, temel olarak Gülkız Tulay ve yanındaki ekip, bugün sattıkları bu abartılmış başarıyla durumu idare edip, gerçekleri saptırıyorlar. Ülkede herkes satranç federasyonumuzu çok başarılı sanıyor. Oya yönetim tam bir felaket. Akıl almaz bir yanıltma var. Üstelik bu yazıyı sabırla okuyacak olan herkesin anlayacağı kadar nesnel, bilimsel şekilde bir abartma var. Bir tek örnek vereyim, sonra en ince ayrıntısına kadar gireceğiz. TSF Başkanı basına demeç veriyor, Dünya devi Rusya’yı geride bıraktık diye. Oysa, Rusya Federasyonu bu şampiyonaya kimseyi bütçesinden para harcayarak götürmüyor. Neden? Paraları mı yok? Yok, çok paraları çok! Ama satranççılar var başında, bu turistik bir turnuva. Peki gidene karşılar mı? Değiller, ben de değilim. Ama abartılmasını onlar da kabul etmiyor. Doğru değil çünkü.

Peki, Gülkız Tulay bunu neden yapıyor? Çünkü zor ama doğru olan mali olarak daha pahalı, nasıl yapacağını bilmiyor, o ilkeleri koyup ardında duracak kararlılığa, yüreğe ve bilgiye sahip değil.

Tamamen politik bakıyor olaya, herkesin desteğini al, koltuğunu koru! Tek amacı bu. Oysa gerçekler çok acı. Tıpkı bir doktor gibi aşağıda sunacağım teşhisleri okuduğunuzda ne kadar kötü durumda olduğumuzu anlayacaksınız. Sistem bu virüse, Avrupa Okullar Şampiyonasına yakalanmış durumda.

Genel Müdürlük ve Bakanlık

Ben genel müdürlüğün ve bakanlığın, sporumuzun her alanında başarıyı hedefleyecek şekilde destek verdiğine, inandığına, kaynak ayırdığına inanıyorum, inanmak istiyorum. Bazen politik tercihleri de olsa, bu ülkede spor federasyonlarına ve spora inanılmaz kaynaklar ayrılıyor. Eleştirebileceğim çok şey var ama desteği inkâr etmek mümkün değil. Yani gerçek başarıyı istediklerine eminim.  Ama Gülkız Tulay öyle bir yanıltma yapıyor ki, açık ve net şekilde bu iki kurum da, sanki başarı çok büyükmüş gibi inanmış görünüyor, bu abartılmış başarıya. Yani oradaki sorun; olayın ayrıntılarını inceleme, mevhumu tartışma konusunda bir rahatsızlık olmaması. Umarım bu yazı önemli bir makamın eline geçer, bir müfettiş ya da birden fazla müfettiş görevlendirirler. Umarım bu saygın makamlar zahmet edip, tamamen matematik ve spor bilimlerinin yer aldığı bu nesnel yazıyı sonuna kadar okur, rakamları incelerler.

Ancak Gülkız Tulay ve ekibinin her ne nedenle olursa olsun, hukuka aykırı ve anti-demokratik şekilde tek başına aday olarak, bize göre atandığı bir sürecin yaşanması da genel müdürlük ve bakanlığın sorumluluğunda olan bir unsur.

Sponsor (Türkiye İş Bankası)

Sponsorun olayın farkında olduğuna inanıyorum. Çünkü bu şampiyonaya ilişkin tartışma yeni bir tartışma değil. Sponsorumuzun ne kadar kıymetli ve sporumuza destek veren bir kurum olduğu açık. Onlar için medya raporları, rating en önemli başarı olabilir, bunu da saygıyla karşılıyorum. Ama umuyorum onlar da bu konuyu, bu yazıyı okuma gereği görürlerse daha ayrıntılı inceleyip, bu büyük yanılsamaya dur diyeceklerdir. Doğru olana kaynak ayrılması ve gerçek başarının zor da olsa peşine düşülmesi için motivasyon kaynağı olacaklardır.

Medya

Ben medyaya teşekkür ediyorum. Onlar bu ülke insanın başarısını, kendilerine başarı olarak sunulanları yayınlıyor ve destek veriyorlar. Kuşkusuz burada Lobi adlı profesyonel firmanın etkisi ve bu medya kapsamasının düzeyini artırmasındaki sebep-sonuç ilişkisi çok önemli. Ama medya sonuç olarak kendilerine sunulan bir başarıyı dillendiriyor, herkesin haberdar olmasını sağlıyor. Üstelik çocuk olunca, başarının sahibi minik ve yetenekli kahramanlar olunca daha da destek oluyorlar.

Veli

En acınacak durumda olan ve içimi sızlatan paydaş veliler. Çocukları olağanüstü yetenekli olarak keşfedildiği için satranca katılan bu insanlar, oğlu veya kızının peşinde büyük özverilerle koşturuyorlar. Hangi sporda olursa olsun, bir sporcu yetiştirmek zordur. Sporcu olmak büyük özveri ister ama, sporcudan daha fazla özveriyi veliler gösterir. Üstelik söz konusu spor satranç. Kolay bir spor değil. Çok ağır, çok meşakkatli çalışma isteyen, çok zor bir spor. Maalesef futbol gibi, basketbol gibi görsel anlamda anlaşılması çok kolay bir spor branşı da değil. Ustalık düzeyindeki farklılıkları maalesef olaya sonradan katılan birisinin takdir etmesi, değerlendirmesi ve yargılaması çok zor. Yıllarını harcaması lazım o bilgi ve uzmanlık düzeyine gelmesi için velinin. Harcıyorlar da, tam olmasa da uzmanlaşıyorlar da.. Ama ne yazık ki onlar uzmanlaştığında iş işten geçmiş oluyor,  sporcuya yatırımın en önemli olduğu çağ geçiyor, bu abartılmış başarılarla avunup bir köşeye çekiliyorlar. Nasıl olsa bir başka veli geliyor. Sonra da o aldatılıyor sistem tarafından. Virüs bu!

Ben başkanken veliler beni başlarda çok sevmiyorlardı. Bunun nedeni gerçekleri sürekli söylemem ve bunun bir çok kişiyi rahatsız etmesiydi. Ben onları çok seviyordum, ama gerçekleri yüzlerine söyleyince çoğu bana gönül koyuyordu. Ben velilerimizi çok seviyorum ve çok kıymetli görüyorum, sporcularımızın yaşları nedeniyle doğru kararı vermesi çok zor. Onlar çocuk yaşlarında. O nedenle olayın tüm sorumluluğunu ve çözümünü velilerin üstlenmesi gerekiyor. Başka kimsenin çok umurunda değil gibi görünüyor gidişat.

O nedenle bu yazının hedef kitlesi benim için öncelikle veliler. Defalarca okumalarını öneriyorum. O olağanüstü satranç yeteneğine sahip çocuklarınızın gerçekten başarılı olmasını istiyorsanız, okuyun, defalarca okuyun, benden söylemesi…

Sporcular

Bu paydaş değil, gerçek mağdur, ama asıl kahraman.  “Söz konusu insanlar kim?” bunu hep birlikte dikkatli şekilde anlamamız lazım. Bunlar olağanüstü satranç yeteneğine sahip, yaşları 5 ile 18 arasında olan, bir velinin himayesinde olan insanlar.

DEVAM EDECEK…

Bir sonraki bölümde yetenek konusuna gireceğim, yeteneği tanımlamaya çalışacağım. Bu Avrupa Okullar Şampiyonasının, nasıl dolaylı olarak yetenekleri yok ettiğini göstereceğim.

Share Button